Kadın

Şebnem Ferah: Anlatmaya “Kelimeler Yetse”

Şebnem Ferah ile kadın köşemiz devam ediyor…

Herkesin en akılda kalan aşk hikâyelerinde, arka planda mutlaka şarkı söylemiş bir kadın sanatçımızdan bahsedeceğim bugün sizlere. Ülkemizin efsanelerinden, Rock müziğin güçlü sesi Şebnem Ferah…

Müzikle Tanışma: Evdeki Enstrümanlar & Kız Grubu Hayali

1972 yılının 12 Nisan’ında Yalova’da gözlerini dünyaya açıyor Şebnem Ferah. Üsküp’ten Yalova’ya göç etmiş ailesinin en küçük çocuğu… Müzikle tanışma, kaynaşma süreci henüz küçüklüğünde başlıyor; 5-6 yaşlarında. Bunda ebeveynlerinin rolü ise büyük. Evlerindeki müzik ve enstrüman dolu ortamda pişen ve ilkokulda mandolin ile solfej dersleri alan Şebnem Ferah, okulunun orkestrasında solistlik yapıyor.

Liseyi Bursa’da yatılı olarak okuyan sanatçı için bu dönem, ayaklarının üzerinde durması ve bireyselliği adına geliştirici bir deneyim oluyor. Lisede müzikle ne şekilde ilişki kuruyor peki? Lise yıllarında “Pegasus” adındaki müzik grubuyla çalışan Ferah’ın zihnindeki asıl hedef ise bir kız grubu kurmak. Bahsettiğimiz yıllar 80’ler; bir kız grubu kurma hayali kim bilir nasıl heyecan vericidir. Hele ki o zamanlarda kız grupları popülerken, yükselişteyken.

Hayal Gerçek Olurken: Şebnem Ferah, Volvox ile Sahnede

Şebnem Ferah

80’lerin ortalarına geldiğimizde, Bursa’da, yani Şebnem Ferah’ın liseyi okuduğu şehirde bir stüdyo açılıyor. Ferah, bu stüdyo aracılığıyla Sedat Yıldırım Sarıca ile tanışıyor. 1988’e geldiğimizde ise hayaline dört elle sarılmış bir genç kızla karşılaşıyoruz: “Volvox” adındaki hard-rock kız grubu nihayet kuruluyor.

Grubun üyeleri Şebnem Ferah, Duygu Karpuz, Ebru Bank, Gül Ağırca, Buket Doran ve 1992 yılında gruba dahil olan Özlem Tekin. Şebnem Ferah elektro gitar ve vokalde, Duygu Karpuz gitarda, Ebru Bank (Eroğlu) bas gitarda, Gül Ağırca davulda ve Özlem Tekin klavye ile geri vokalde… Ebru Bank’ın gruptan ayrılması ile kendisinin yerine Buket Doran geçiyor ve Doran, bas gitar çalıp geri vokalde gruba ses veriyor.

Rock’ın o dönemler kötü algılanıyor oluşunun yanında Volvox, insanlara bu müzik türünün temiz yönlerini göstermeye çalışıyor. Bir yandan da toplumu eğitmek anlamına geliyor bu. Rock gibi erkek egemen bir alanda ayrımcılıkların karşısında duran kadın rockçılar, Şebnem Ferah’ın tabiriyle “feleğin çemberinden” geçiyor. Rock! dergisine konuşan sanatçı, o zamanları şöyle anlatıyor:

“Orası pavyon mu, rock bar mı onun bile farkında değiller. Orada kendi isteğinizle bulunup bulunmadığınız umurlarında değil. Sonuçta biz ne olup bittiğini anlamak için emniyet müdürlüğüne gittik. Bize içkili yerlerde çalışma izni veren bir kart vermek istediler; yani konsomatrislere verilen bir şey. İleride benim sicilim incelendiğinde ‘Bu kadının vesikası varmış’ denecek. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz.”

Üniversiteyi Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) Ekonomi bölümünde okumaya başlayan Şebnem Ferah, ikinci yılında müziğe daha çok zaman ayırabilmek adına okulu arkasında bırakarak İstanbul’a geliyor. Bu, kendisi için cesaret isteyen bir adım aslında.

Yaşamındaki öncelikleri belirlediği bu sancılı dönemde İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydını yaptırıyor genç Şebnem. Bu dönemde Volvox, Türk punk-metal grubu Dr. Skull’un emeklilik konserinde ön grup olarak sahne alıyor. Bu, Volvox ve elbette Şebnem Ferah için şahane bir mutluluk ve gurur kaynağı.

Her son, bir başlangıç değil midir?

şebnem ferah

Ne yazık ki Volvox üyeleri 1994 yılında birbirleriyle yollarını ayırma kararı veriyorlar. Bu durumda Şebnem Ferah’ın ne düşündüğünü veya ne hissettiğini bilemiyoruz. Düşlerine kavuşmasının ardından grubun dağılması elbette üzücü olsa gerek. Ancak bir yandan da Şebnem Ferah, bireysel müzik çalışmalarına bu şekilde ilk adımlarını atıyor.

Böylelikle bireysel çalışma yolculuğu, ona Sezen Aksu ve Onno Tunç gibi isimlerle tanışacağı harika tesadüfler getiriyor. Hatta bu harika tesadüfler ile Şebnem Ferah, müzik kariyerinde yepyeni bir evreye geçiş yapıyor. Bu arada, her son, bir başlangıç değil midir?

Yıl 1996… Takvimler ise kasım ayının 15’ini gösteriyor. Şebnem Ferah, ilk albümü “Kadın”ı omuzlarında Sezen Aksu ve Onno Tunç’un elleriyle, onların destekleriyle Raks Müzik’ten çıkarıyor. İlk albümünde İskender Paydaş, Tarkan Gözübüyük ve Demir Demirkan gibi sanatçılarla çalışan Şebnem Ferah, “Vazgeçtim Dünyadan” parçasına da klip çekiyor. Sonrasında “Yağmurlar”, “Bu Aşk Fazla Sana”, “Fırtına” gibi, şu anda adeta klasikleşmiş şarkılarına klip çekme kararı veriyor.

Beni sevmezsen, yağmurları sev.
Bulutlar ağlasın, sen gül güneş doğsun yeniden.
Gidiyorum, gözüm yaşlı.
Hatıran har yüreğime.
Sen sev yağmurları!
Yağmurlar yağsın üzerime!

Kaset ve CD’leri ile, videoları ile uzun süre çokça dinlenen albüm, büyük başarıya ulaşıyor. Albümün çıkmasından bir yıl kadar sonra Şebnem Ferah, ilk solo konserini İzmir’de, Ege Üniversitesi’nde 6000 kişilik bir kalabalığa veriyor. Ardından ülkemizin diğer şehirlerinde konserler, bar programları geliyor.

Kısa Bir Aradan Sonra: “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum”

şebnem ferah

1998 yılında ablası Aycan Ferah’ı yitirmesi ile zor zamanlar geçiren sanatçı, iki buçuk yıllık bir süreçte müziğe ara veriyor. Ardından 1999’un 30 Haziran’ında ise ikinci solo albümü “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum” ile piyasaya damgasını vuruyor. “Oyunlar”, “Ay”, “Bugün” gibi parçalarıyla, kızıl saçları ve kakülleriyle akılda kalıyor Ferah. Bu albümün teması, “ölüm”. “Bugün” şarkısını ise ablasına yazıyor ve yine, albümün tamamını rahmetli ablası Aycan Ferah’a ithaf ediyor Şebnem Ferah.

“Bugün resmine dokundum ben.
Öptüm yine, yine.
Zaman ağır ol, henüz erken;
Demek için güle güle.
Sesini özledim,
Özledim çok.
Haberim yok,
Durmuş dünya, niye?
Seninle birlikte kaybolanları,
Arıyorum başka şeylerde.
Aşk şarkısı değil bu.
Geldi içimden.
Gülümse bir kez benim için eğer duyuyorsan…”

Acıyı Sanata Dönüştürerek İyileşmek

şebnem ferah

2001’de “Perdeler”, 2003’te “Kelimeler Yetse”, 2005’te “Can Kırıkları”, 2009’da “Benim Adım Orman”, 2013’te “Od” ve 2018’de “Parmak İzi” albümleri ile ülkemizin Rock kraliçesi oluyor Şebnem Ferah.

“Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin.
Uçmayı seviyorsan düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin.”

Ne yazık ki 17 Ağustos 1999 Depremi’nde babası Ali Ferah’ı, 2011 yılında annesi İfadet Ferah’ı kaybeden sanatçı, büyük aşkı müziğe daha sıkı sarılarak yaşamını devam ettiriyor.

“Bunlar hepimizin yaşadığı ya da yaşayacağı şeyler. Ölümleri kabullenmek elbette kolay değil, çok kısaca anlatılabilecek bir konu da değil. Ancak hayatın parçası. İnsan her gün bir şeyler öğreniyor ve hayatın öyle garip bir dengesi var ki siz isteseniz de, istemeseniz de devam ediyor. Ve daha çok güçleniyorsunuz. Kırılganlığa gelince; ben zaten kırılganlığın sonradan ortaya çıkan bir şey olduğuna inanmam, belki bazı faktörler sebebiyle artıyordur; ama bence herkes biraz kırılgandır, herkes biraz hassastır.”

3 oktav güçlü sesi, kendine has tarzı, duruşu ile müzik piyasasının adeta tozunu attırıyor. 9 albüm, 4 tekli, 19 ödül, 15 turne ile müziğe tutkun bir sanatçı o. Üstelik acılarını sanata dönüştürerek kendini iyileştiren karakteriyle hem asiliğin hem de haykırışın sembolü.

Örneğin, kulağımızda kulaklıklarımızla kendimizi yatağın üzerine bırakırken sesini duyduğumuz, bir yandan yüreğimizdeki o özel insanları düşündüğümüz… Başka bir deyişle genç yaşlardaki yoğun hisli, acı veren, akılda kalıcı aşkların öyküsüne dokunmuş bir isim.

“Çok düştüm yaralandım ama sarıldım hayata.
Ardımda büyük büyük kocaman ağır yükler.
Her yerimden çektiler beni beklettiler.
Dinlendim su içtim aktı dudaklarımdan.
Her gün güneş doğar yeter ki açık olsun perdeler.”

“Benim yaratmaya çalıştığım dünya, cinsiyetlerin ikinci-üçüncü planda olduğu, insanların bakış açılarının ön planda olduğu bir dünya”

Konumuz Şebnem Ferah’ın kadın mücadelesine olan desteğine, bu konudaki düşüncelerine geliyor yavaş yavaş. Gencecik yaşında bir rockçı görüntüsü ile toplumun karşısına çıkan sanatçı, o zamanlarda oldukça garip karşılandığından bahsediyor. Ama ne olursa olsun hayallerinin peşinden gidiyor, hiç kimseye kulak asmadan.

Bu da toplumumuzda büyük cesaret gerektiren bir eylem diye düşünüyorum. Bir kadın olarak var olabilmek, bir kadın olarak canının istediği şekilde var olabilmek. Bu konuda şartlar her kadın için uygun değil üstelik.

Şebnem Ferah, röportaj vermekten pek hoşlanan bir sanatçımız değil. Onun için, internetin bloglar okuduğumuz dehlizlerinde gezindim. Bütün çocukluğum ve erken ergenliğim gözlerimin önünden geçti. Sonra bloglarda zaman geçirmeyi nasıl özlediğimi fark ettim. Nostaljiydi resmen…

Bir zaman dilimine “nostalji” deme eşiğimiz de epey düştü, teknolojinin jet hızıyla gelişmesi ile. Evet, ne diyordum? İnternetin dehlizlerinde gezindim. Web 1.0 ve 2.0’a kadar indim. Birçok malzeme topladım sizler için. Haydi, Şebnem Ferah’ın 2000 yılında Onur Baştürk (Mimoza)’e verdiği röportajdan kesitler okuyalım:

“Kadınlık ya da erkekliğin kişilikler üzerinde çok etkili olmamasını dilerdim. Ama Türkiye gibi ülkelerde cinsiyet, birçok şeye damgasını vuruyor. Kadın oluşunuz, karakterinizin önüne çıkıyor. Böyle bir ülkede yaşayınca, ister istemez bunu sorgulayan bir dönem geçiriyorsun. Hele kadın olarak beklenmedik bir görüntü sergiliyorsan. Kendimden örnek vermek gerekirse, 17 yaşında gitarla rock yapan bir kız görüntüsü, insanlara çok garip geliyordu. Sana çok normal gelen bir şeyi, insanlar tuhaf karşıladığında kendini sorgulamaya başlıyorsun. Zaman içinde her şey oturuyor. Benim yaratmaya çalıştığım dünya, cinsiyetlerin ikinci-üçüncü planda olduğu, insanların bakış açılarının ön planda olduğu bir dünya.”

Kadın olduğum için yapamayacağım bir şeyler varsa, bunun karşısında durmam gerekir diye düşünüyorum

Şebnem Ferah, Hürriyet’in düzenlediği ‘Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’ için 8 Mart 2009’da TİM’deki Enbe Orkestrası’nın eşliğinde verilen konserde şarkı söylüyor. Kendisinin imzasını ve şarkı sözlerini içeren tişörtler, Mor Çatı yararına satışa çıkıyor.

“Tecavüze uğrayan, dayak yiyen kadının ‘Hak etmiş mi, etmemiş mi?’ diye sorgulanması beni çok rahatsız ediyor. Kimse dış görünüşüne göre tanımlanmamalı. Şiddet, cinayet, tecavüz konularında cinsiyet ayrımı, çifte standart yapılıyor. Ama erkekleri yetiştiren de bir anne…”

Bir kadın rockçı, sanatçı olarak piyasadan uzaklaştırılmaya çalışılmış Ferah. Kendisi, tüm bu beyhude çabalara direnmiş. Şarkılarıyla, sözleriyle, davranışlarıyla hem kendisinin arkasında hem de kadınların arkasında durmuş bir isim o.

“Bir kadınsan mutlaka feministsin aslında. Hele çalışan bir kadınsan… Ama bu kavram o kadar karıştı ki, radikal feminist var, feminizmin ne olduğunu bilmeyip feministim diyen de… Feminizmi sadece erkeklerle kavga etmek zannedenler de cabası. Bunlardan farklı bir yerde hissediyorum kendimi. Kadınlıkla ilgili her şeyin anlamını bilmeyi istiyorum. Bu, feminizme daha yakın bir şey. Kadın olduğum için yapamayacağım bir şeyler varsa, bunun karşısında durmam gerekir diye düşünüyorum. Neticede böyle bir ülkede yaşayıp feminist olmamak mümkün değil! Mutlaka feminist oluyorsun. Nasıl yaşadığıma da bakınca, tam bir feminist olduğumu düşünüyorum.”

Başkaldıran şarkılarıyla, gelmiş geçmiş bütün başarılarıyla, varlığıyla kadınları asi olabilmeye yüreklendiren bir sanatçı o. Onun parçalarındaki haykırışlar bizim haykırışlarımız. Kuralları, bilinenleri ezip geçmesi bizim de ezip geçişimiz. Şebnem Ferah da, feminizm de var olsun!

KAYNAKÇA

https://tr.wikipedia.org/wiki/Volvox_(m%C3%BCzik_grubu)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Dr._Skull

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eebnem_Ferah

https://tr.wikipedia.org/wiki/Art%C4%B1k_K%C4%B1sa_C%C3%BCmleler_Kuruyorum

Suskun ama çığlık çığlığa: Şebnem Ferah

www.sebnemferahfan.com

http://sebo-roportaj.blogspot.com/2006/10/feminist-olmamak-mmkn-deil.html

https://www.milliyet.com.tr/molatik/galeri/sebnem-ferah-kadin-meselesinde-vazgectim-dunyadan-cizgisine-yaklasmali-83332/1

Benan Çelik

24 Mart 2000 tarihinde İstanbul’da doğdum. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Kazan Kültür ve Tabure Kültür Sanat dergisinde içerik üreticiliği yapmaktayım. Çocukluğumdan beri yazı yazmaya tutkunum; şiir, öykü, deneme, makale, şarkı sözü ve film senaryosu gibi türlerde ürünler veriyorum. Dünyayı sinematik değer uğruna romantize ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir