Psikoloji

Fobi: En Yoğun Korkularımız

Fobi, bir nesneye veya duruma karşı yoğun, güçlü ve bazen mantıksız şekilde duyulan korku ile karakterizedir. Bu yoğun korkular, hayatımızı ve günlük yaşantımızı derinden etkiler.

Kaygı duyduğumuz, çekindiğimiz ve korktuğumuz, bizim için fobi haline gelen pek çok şey olabilir. Çeşitli fobi türlerinin nasıl ve neden ortaya çıktığını ayrıntılı şekilde incelediğim yazım sizlerle.

Fobi Nedir?

Korku, güçlü ve rahatsız edici insani bir duygudur. Çevremizde oluşan tehditlere karşı hızlı ve etkin tepkiler vermemizi kolaylaştırır.

Normal hayatımızın bir parçası olarak, zaman zaman belirli nesne veya durumlar nedeniyle korku hissederiz. Bunu nadiren yaşamak normaldir.

Fakat bu tür deneyimler, aşırı bir korkuya dönüşüyor ve sosyal ortamlara giremeyecek veya günlük aktivitelerimizi gerçekleştiremeyecek kadar hayatı aksatıyorsa, bunun nedeninin fobi adı verilen bir kaygı bozukluğu olması mümkün. Normal bir korkudan çok daha belirgin olan fobi, bir nesne veya duruma karşı aşırı, ezici bir korku veya isteksizlik olarak tanımlanır.

Bu nedenle korkuların faydası kabul edilse de fobilerin doğası tartışmalı bir konudur.

Fobiler, DSM-V gibi teşhis kılavuzlarında spesifik (özgül) ve karmaşık olarak ikiye ayrılmakta. Spesifik fobi, belirli bir nesne veya durumun varlığıyla tetiklenen sürekli ve yoğun korkuyu ifade eder. Beş alt kategorisi bulunmakta. Bunlar; durumsal, doğal çevre, hayvan, kan-enjeksiyon-yaralanma ve diğer kategorileridir.

Durumsal kategorisi, kapalı alan veya uçaklarda bulunma gibi durumlar içinde yaşanan aşırı korkuyu ifade eder. Doğal çevre, fırtına veya yükseklik gibi fobileri kapsar. Köpek veya böcek fobileri, hayvan kategorisinde yer alırken kazalar, iğne ve tıbbi olaylar, kan-enjeksiyon-yaralanma kategorisine girer. Bunun yanında kusma, yüksek ses, palyaço gibi çeşitli fobiler, diğer kategorisindedir.

Karmaşık fobiler ise, spesifik fobilerden daha fazla engelleyici ve zorlayıcı olma eğilimindedir. Örneğin açık alanlardan, kalabalıklardan, halka açık yerlerden, mağazalara girmekten veya ulaşım araçlarında tek başına seyahat etmekten korkmayı içerebilen agorafobi, karmaşık bir fobidir.

Fobi Olduğunu Nasıl Anlarız?

fobi

Daha önce de değindiğim gibi nadiren deneyimlediğimiz korku duygusu oldukça normaldir. Diğer yandan belirli bir nesne veya durum karşısında sürekli olarak deneyimlediğimiz korku ve kaygı spesifik fobi haline gelir.

Bu güçlü, ısrarcı ve irrasyonel korku ve endişe, en az 6 ay boyunca aşırı bir şekilde meydana gelir. Diğer bir deyişle hissedilen korkuya fobi diyebilmemiz için bireyin bunu 6 ay boyunca şiddetli şekilde yaşaması gerekir.

Özellikle belirli nesne ve durum tarafından tetiklenen fobi, ortada olabilecek tehditle orantılı değildir. Örümcek korkusu olan bir bireyi düşünelim. Bulunduğu ortamda gördüğü bir örümcek nedeniyle bireye ulaşamayacak uzaklıkta olsa bile aşırı korku gösterir.

Fobi belirtilerinin öne çıkan belirtilerinden biri, mantıksız ve irrasyonel düşüncelerdir. Bireyin hissettiği aşırı korku, mantıksız bir şekilde ortaya çıkar.

Korkunun fobi boyutuna ulaşmasının en önemli belirtilerinden bir diğeri ise kaçma ve kaçınma tepkileridir. Fobiyi tetikleyici nesne veya durumdan uzaklaşma ve kaçınma oldukça yaygın.

Bu kaçınma, bireyin günlük yaşantısındaki faaliyetlerine veya diğer insanlarla olan ilişkilerine zarar verici düzeyde ve kalıcıdır.

Bunun yanında belirli nesne veya duruma yönelik panik atak geliştirme de sıkça görülür. Birey fobi geliştirdiği nesnenin yanındayken veya durumun içindeyken ve hatta nesne ve durum ortada yokken de panik atak belirtileri ortaya çıkar.

Her insan birbirinden farklıdır ve çeşitli durumlarda verdiği tepkiler de değişiklik gösterir. İnsanlar sahip oldukları fobi karşısında farklı tepkiler verebilir, bu tepki ve semptomların şiddeti de farklı olabilmekte.

Genel olarak yoğun kaygı ve korkunun yanında stres,  kontrolü kaybetme korkusu ve tükenmişlik hisleri de karşımıza çıkar. Ölüm ve bayılma korkusu da bunlara eşlik eder. Ayrıca birey gerçeklikle bağını koparmış, vücudundan kopmuş hissedebilir.

Ek olarak fiziksel semptomlar, ağız kuruluğu, çarpıntı (düzensiz kalp atışları), boğuluyormuş gibi hissetmek, terleme, mide bulantısı, titreme, uyuşma ve baş dönmesini içerir.

Neden Fobi Geliştiririz?

fobi

Yükseklik, gök gürültüsü, kapalı alan, asansör, köpek, örümcek fobisi ve daha onlarcası… Bireylerin fobi geliştirmesinin nedenleri kesin ve net şekilde bilinmiyor. Fakat bir fobinin gelişmesine katkı sağlayan birçok risk faktörü bulunmakta.

Aşırı korkunun ve fobilerin oluşumunun davranışçı ekolün uyguladığı klasik koşullanma modeli ile açıklanabileceği düşünülmekte.

Bu teorinin temelinde, nötr bir uyarıcının itici bir sesle eşleşip daha önce nötr olan uyarıcıya koşullu bir korku tepkisi oluşturabilmesi bulunmakta. Diğer bir ifadeyle, daha önce hiçbir tepki vermediğimiz bir nesne veya durum, itici bir ses ile birleştiğinde ve bunu sürekli olarak deneyimlediğimizde, o nesne veya duruma karşı korku geliştirebiliriz. Dolayısıyla, korkuyu öğrenmiş oluruz.

Bunu bir örnekle somutlaştıralım. Farelerden korkmuyorsanız, ancak her gördüğünüzde birisi sizi korkutan yüksek bir ses çıkardıysa, fareyi hoş olmayan bir şeyle ilişkilendirmeye başlayabilir ve gürültü olmadığında bile farelerden korkmaya başlayabilirsiniz.

Korku ve fobi gelişimi, travmatik koşullanma deneyimlerinin yanında, bilgi aktarımı ve gözlemsel öğrenme yoluyla da olabilmekte. Sahip olduğunuz fobi, çevrenizden öğrendikleriniz ve çocukluk ortamınızdaki faktörler ile gelişmiş olabilir. Endişe ve kaygı problemleri yaşayan ebeveynleriniz varsa, bu kaygı ile başa çıkma yollarınızı etkiler.

Klasik koşullanma ile de değindiğim travmatik deneyimler, fobi oluşumunun en önemli risk faktörleri. Sürekli olarak maruz kalmayıp tek bir travmatik deneyim yaşamış olsak da fobi geliştirmek mümkün. Bir hayvan sizi yaraladığında o hayvanlardan korkmanız ve fobi geliştirmeniz gibi.

Bilişsel teoriler ise, olumsuz olasılıklara yoğun şekilde odaklanmanın fobi oluşumunda etkili olduğunu belirtir. Birey, zararsız uyaranları tehlikeli, kontrol edilemez ve öngörülemez olarak algılar.

Tüm bunların yanında, genetik faktörler de fobi gelişiminde etkin rol oynamakta. Araştırmalar, bazı insanların bir fobi geliştirmeye diğerlerine göre daha savunmasız ve yatkın olduğunu göstermekte.

Fobiler Yok Edilebilir Mi?

fobi

Fobi gibi kaygı bozuklukları genellikle insanlar kendi başlarına başa çıkmaya çalıştıkları için fazla ortaya çıkmamakta. Dolayısıyla tedavi olma konusu sekteye uğramakta.

Bireyler sahip oldukları fobiyi unutmak veya engellemek için çeşitli yollara başvurur. Bu yollardan biri de kaçma ve kaçınma davranışları. Bu davranışlar bireyin kendini güvende hissetmesini sağlar fakat kalıcı çözümler değildir.

Fobi tedavisi terapötik teknikler ve kaygıyı azaltmak için kullanılan ilaçların kombinasyonuyla en iyi şekilde sonuçlanır. Psikolojik tedaviler, fobi ile başa çıkma sürecini oldukça kolaylaştırır.

Bilişsel davranışçı terapinin fobi tedavisinde en etkili ve yaygın terapilerden biridir. Bu terapi ekolü, bireylerin sıkıntılarını azaltmak ve fobilerin üstesinden gelmek için irrasyonel düşünme ve tepki verme (davranış) kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olmaya odaklanır.

Diğer bir deyişle, terapi, olumsuz düşünceleri, işlevsiz inançları ve fobik duruma verilen olumsuz tepkileri tanımlama ve değiştirmeyi amaçlar.

Bilişsel davranışçı terapinin içinde yer alan maruz bırakma terapisi (exposure therapy) fobi tedavisi için özellikle kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, bireyi yavaş yavaş korktuğu nesneye veya duruma maruz bırakmayı içerir. Bu, güvenli ve kontrollü bir ortamda gerçekleştirilir.

Örneğin, asansöre binme fobiniz olduğunu düşünelim. Maruz bırakma terapisinde, önce asansörler hakkında yazılar okuma ve fotoğraflara bakma gibi aşamalar uygulanır. Daha sonra asansör kapısında durma ve asansöre binme ile süreç devam eder. Süreç, kaygıya neden olmamak için sistematik ve kontrollü bir şekilde olmalıdır.

Yeni bilişsel davranışçı terapi teknikleri, bireyleri fobilerinin kaynaklarına güvenli bir şekilde maruz bırakmak için sanal gerçeklik teknolojisini kullanmaya başlamakta.

Bunların yanı sıra, kaygıyı azaltmada psikoeğitim ile öğrenebileceğiniz mindfulness teknikleriyle çeşitli gevşeme ve nefes teknikleri de faydalı.

Sonuç olarak, korku ve endişeye neden olan nesne, hayvan, yer veya duruma karşı olan çoğu fobi, başarıyla tedavi edilebilir.

Savunma Aracı

Yaşadığımız her gün sevinç, mutluluk, üzüntü, keder, nefret, özlem, korku gibi onlarca duygu hissediyoruz. Her birini hissetmek son derece doğal ve normal. İnsan olmanın tanımlarından biri de bu.

Ancak bu duyguların aşırı düzeyde olması, hayatımızı olumsuz ve negatif yönde etkiler. Belirli bir nesne veya duruma karşı duyduğumuz aşırı korku da fobi kavramını doğurur.

Fobilerimiz herhangi bir şeye karşı oluşabilir. Bir şeye dokunmak, onu görmek veya deneyimlemek fobi belirtilerini tetikleyebilir. Günümüzde yeni deneyimler oluştukça yeni fobiler de ortaya çıkmakta. Bir dönem adını sıkça duyduğumuz delikli yüzey fobisi, diğer adıyla tripofobi gibi.

Fobi, aslında etrafımızda yaşayabileceğimiz tehlikeli durumları aşırı ve yoğun şekilde düşünmemizin ürünü. Bir nevi gelecekte bizi neyin beklediğine karşı geliştirdiğimiz bir savunma aracı. Yine de, fobilerimizin üstesinden gelmek, kaygılarımızın altında ezilmemek için adım atmak önemli olan.

Ünlü yazar Milan Kundera’nın bir sözüyle yazımı bitirmek isterim:

Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiçbir şeyi yoktur.

Kaynakça

Amerikan Psikiyatri Birliği, (2014). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı.

Coelho, C. M.,  Purkis, H. (2009). The origins of specific phobias: Influential theories and current perspectives. Review of General Psychology, 13(4), 335-348.

Armfield, J. M. (2006). Cognitive vulnerability: a model of the etiology of fear. Clinical Psychology Review, 26(6), 746-768.

Milosevic, I.,  McCabe, R. E. (Eds.). (2015). Phobias: The psychology of irrational fear. Abc-Clio.

Psk. Arzu Nur Özkan

27 Mart 1998 tarihinde İstanbul’da doğdum ve doğduğum günden beri hayatın akışında kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve çift anadal programı ile Psikoloji bölümlerinden derece ile mezun oldum. Yazı yazmak her zaman sevdiğim bir hobim oldu. Psikoloji gibi alanları seven hepimizi bir araya getiren Kazan’da yazılarım sizlerle buluşacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir