Psikoloji

Çocuklarda Travma ve Yas

Çocuklarda travma ve yas dönemi hakkında içinde olduğumuz günler özelinde özellikle afetzede çocuklara ve psikolojik tepkilerine değineceğim yazım sizlerle.

Verecekleri tepkiler, savunma mekanizmaları, iç dünyalarında neler yaşıyor olabilecekleri ve bu dönemde çocuklarımıza nasıl davranmamız gerektiği oldukça önemli.

Afetzede çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve kaygı ile karşılaşabiliyoruz. Bir araştırmaya göre afet sonrasında 3 yıl geçse dahi 5-17 yaş arasındaki çocuklar hala travma sonrası stres bozukluğu semptomları gösterir. 

Çocuklarda travma ve yas, travmaya bağlı akut semptomları incelemek için gelişimsel dönemler oldukça önemli. Bu sebeple yazının devamında gelişim dönemine göre ele alarak da detaylandıracağım.

Tepkileri ve Savunma Mekanizmaları

Doğal afetler gibi travmatik dönemlerden sonra çocukların yaşlarına göre gösterdikleri savunma mekanizmaları değişmekte. Çocuklarda en çok görülen savunma mekanizmalarından biri “reddetme” dir. Reddetme ve inkâr davranışını sürdürüp, korku ve endişe gibi duygularını yansıtabiliyorlar. Davranışsal olarak ise ağlama krizleri gözlemlenebilmekte.

Savaş, kaç ve don tepkilerinden ise donma tepkisini yine reddetmeye meyilli çocuklarda gördüğümüz bir davranıştır. Çocuğun suratında ifadesizlik mevcuttur ve bir kenara geçip oturduğunu, olaylardan kendini soyutladığını görürüz.

Bu bazı ebeveynlere çocuğun metanetli olduğunu ve etkilenmediğini düşündürtse de, aslında işin gerçeği hiç de böyle değildir. Çocuk aslında donma tepkisi göstermektedir. Çocuk, duygularını paylaşabileceği bir alan görmemektedir. Güvensizdir. Bu durumda yapılması gereken çocuğa hislerini açabileceği güvenli bir alan yaratmaktır. 

Bir diğer tepki ise “umursamama” dır. Çocuk afet sonrası bahçeye gidip oynamak isteyebilir, sinemaya gitmek isteyebilir, günlük rutininde olan herhangi bir şeyi bekleyebilir.

Bunun iki sebebi olabilir. Çocuk görece daha küçük bir yaşta ise gerçekten ne olduğunu da kavrayamamıştır. Diğer seçenek ise içinde bulunduğu ruhsal sıkıntıdan ötürü abartılı bir bastırma savunma mekanizması uyguluyor olabilir. 

Kandırılan çocuklar

Ağır bir travmatik olaya maruz kalmış çocukları kandırmamak, yalan söylememek oldukça önemlidir. Ebeveynlere veya bakımını sağlayan yetişkine bu durum açıklamalıyız, çocuğu kandırmak geçici bir çözüm olacaktır.

Örneğin, kayıp yaşayan bir çocuğa kaybettiği kişinin “şehir dışına gittiği” gibi bir yalan söylemek, çocuğu beklentiye sokacaktır. Bu da uzun vadede yaşadığı kaybı ve yas dönemini çok daha zorlaştıracak. Ayrıca güvendiği yetişkinlere karşı güvenini kırarak belki de yetişkinlik hayatında dahi uğraşacağı bir güven probleminin temelini oluşturacaktır. 

‘’Annen baban gelecek.’’ Dendiği durumda çocukta uçlarda bir beklenti anksiyetesi görülmekte. Aslında yapılması gereken, çocuğun yaşına göre kelimelerimizi seçerek, kademeli olarak durumu anlatmak. ‘’Bir deprem oldu, depremde hasar oldu, hastanede doktorlar onu iyileştirmeye çalıştılar, fakat başarılı olamadılar.

(Kaybettiği kişi) bir daha gelemeyecek ama seni çok seviyor. Güvendesin. Ben buradayım ve bana güvenebilirsin.’’ Gibi kısa ve net, çocuğun anlayabileceği cümlelerle açıklamak gerekli. Özellikle oyun dönemindeki çocuk (3-5 yaş arası) soyut kavramları algılayamadığından, olabildiğince somutlaştırarak anlatmak gerekli. 

Gelişim Dönemine Göre Çocuklar ve Tepkileri

0-2 Yaş Grubu Tepkileri

Güvenli bağlanmanın gerçekleşmesi gereken dönemdir. Çocuk, olaydan doğrudan değil dolaylı etki görür. Olayı idrak edemeyecek bir yaşta olan çocuk, güvenli bağlandığı kişi, annesi, babası veya birincil bakımını veren yetişkin kim ise onun stresinden etkilenmektedir.

Ağlama krizleri, uyku problemleri, yeme problemleri oluşur. Eğer afette bakım veren kişisini kaybettiyse, çocuk durumu anlamlandıramadığı için başka bir bakım vereni kabullenmekte zorluk yaşar. Örneğin her gece annesi uyutuyordu ise, onu kaybettikten sonra babası uyutmaya çalıştığında uyku problemi görürüz. 

Bu yaş için en önemlisi temel ihtiyaçlarını güvenli bağlandığı kişinin sağlamasıdır. O kişiyi kaybettiği durumlar için ise hemen diğer bakım vereninin devreye girmesi ve çocuk ile güvenli bir bağ kurmaya başlaması gerekir. 

3-5 Yaş Grubu Tepkileri

Çocukların oyun dönemidir. Tepkilerini ve hislerini daha çok oyunlarında veya resimlerinde yansıtırlar. Bu yaş grubundaki çocuklarla oyun oynamak ve resim çizmelerine olanak sağlamak duygularını açığa çıkartmasında yardımcı olmaktadır.

Çocuk bir kayıp yaşadıysa bir yere gittiğini ve geri geleceğini düşünür. Veya giden kişinin kendisini terk ettiğini düşünüp kendini sorumlu hisseder. Yaramazlık yaptığı için annesinin onu terk ettiğini düşünür. 3-5 yaş grubundaki çocuklar bizzat olaya tanık da olsa verdikleri tepkiler oldukça bireyseldir. Travmanın süresi, şiddeti ve kayıp yaşayıp yaşamadıklarına göre değişmekte.

En sık görülen tepki ise ebeveyne aşırı bağlanma. Örneğin annesini kaybeden bir çocuk, babaya aşırı bağlanır. Baba olmadan uyuyamaz, tuvalete bile gitmek istemez. Hiç beklemediği bir anda annesini kaybetmiş olması, onu babasını bir an bile gözünün önünden ayırmamaya itebilir. 

Uyku terörü, hiperaktif davranışlar görülebilir. Ani tepkilerden çok korkar, yine travmanın şiddetine göre yanında biri hapşırdığında bile irkilirler. Strese bağlı fiziksel yakınmalar da olabilmekte, örneğin karnı ağrıyabilir, midesi bulanabilir, başı dönebilir. Israrlı sorular sorarlar. Yine değindiğim gibi bu sorulara asla kandırarak veya geçiştirerek yaklaşmamak gerekir. Sabırlı olmak önemlidir.

Açıklama duyamayan çocuk, kendi açıklamasını kendi koymak zorunda kalır. Durumu öyküselleştirir ve kendince somutlaştırır. Bu da yine kendini suçlamasına, olayı bambaşka anlatmasına, yoğun tepkiler göstermesine sebep olabilir. Dünya onun için güvenilmez bir yere dönüşür, her hatasında güvendiği ve sevdiği birinin onu terk edebileceğine dair bir inanç geliştirir.

Bunlar çocukluğundan yetişkinliğine uzanabilecek büyük ruhsal sıkıntılara sebep olabileceğinden, mutlaka çocuğun anlayabileceği şekilde açıklanmalı ve soruları göz ardı edilmemelidir. Duygularını anladığımızı ve aynılarını hissettiğimizi bilmesi önemlidir. Travmatik olayın nedenini anlatmak ve hislerini göstermesi için alan yaratmak gerekir.

6-10 Yaş Grubu Tepkileri

Okul çağındaki çocuklardır. 10 yaşından önce çocukta kendisinin ölebileceği algısı oluşmuyor. Bu sebeple bir kayıp yaşayan çocuk, genelde ‘’melek, şeytan, hayalet’’ gibi kavramlara takılabiliyor. Agresif tutumlar sergiler, okula gitmek istemez, evden uzaklaşırsa birinin başına yine bir şey gelebileceğinden oldukça korkar. Çocukların yaşı ne olursa olsun güvende olduğunu söylemek ve güvenli alan yaratmak oldukça önemli. 

Özellikle bu yaş grubundaki çocuklar otoriteye karşı itaatsizleşir. Çünkü bir afet olmuştur ve güvendiği hiçbir yetişkin bir şey yapamamıştır. Bu itaatsizliği çözmek için en önemli yol çocuğun yetişkinlere karşı olan güvenini tazelemektir.

Çocuklarda travma sonrası rutin de çok önemlidir. Okula gitmeleri, akranlarıyla zaman geçirmeleri, veya örneğin her çarşamba babasıyla bir aktivite yapıyorsa o aktivitenin devamlılığı (şartlar çerçevesinde) önemlidir. Rutin, afetzede çocuklar için kalıcı travmatik tepki oluşumunun önüne geçmek için bir numaralı yolumuzdur.

Ergenlik Dönemindeki Afetzede Çocuklar

12-17 yaş grubu, ergenlik dönemindedir. Afetzede çocuklar bu dönemde yakın ilgi beklerler. Kız çocukları daha çok akran ilişkilerine yönelirken, erkek çocuklarda daha çok sosyal izolasyon veya öfke nöbetleri görülür. İkinci bireyselleşme olan bu dönemde, kayıp yaşayan çocuk suçluluk hissedebilir. ‘’Neden o öldü de ben yaşıyorum?’’ Düşüncesi ön planda olabilir.

Yaşadığı travmanın şiddetine göre kendine zarar verme davranışı, madde kullanımı görülebilir. Bu sebeple çevresindeki yetişkinlerin ergenlik dönemindeki afetzedeleri gözlemlemeye artı bir özen göstermesi gereklidir. 

Eğer ebeveyn kaybı yaşanmışsa ve kardeşi varsa, kendini bir rol değiştirme zorunluluğunda hissedebilir. Anne veya baba olmak zorunda görür. Bu rol değişimi bu yaştaki bir çocuğa çok ağır geleceğinden travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon semptomları görürüz. Çocuğun böyle bir sorumluluğu olmadığını ona hatırlatmak ve üzerinden almak önemlidir. 

Çocuklarda Travma ve Yas Döneminde Ne Yapmalı? Ne Yapmamalı?

Çocuklarda travma ve yas döneminde onları önce bir güven çemberi içine almalıyız. Yalnız olmadığı mesajı verilen çocuk, duygularını daha rahat gösterir. Geleceğe dair de güven vermeliyiz. İçinde bulundukları durumun sonsuza kadar sürmeyeceğine dair güvenceye ihtiyaçları vardır.

Ne olduğunu, neler olacağını veya nasıl düzeleceğini bilmiyor. Kaygılarını biraz da olsa gidermek adına kimlerin yanında olacağı ve nasıl bir hayata devam edeceğiyle ilgili bilgilendirilmeye ihtiyaçları var. Fakat olayı reddeden bir çocuğa bu bilgiler verilirse anlamlı bir tabana oturtamaz. Sabırlı olmalı, çocuğun ilk önce güvenini tazelemekle başlamalıyız.

Hazır olduklarında çevrelerindeki yetişkinleri soru bombardımanına tutacaklardır. Bu olduğunda ise sakin ve güven veren şekilde, kandırmadan çocuğun endişelerini gidermeye odaklanmak önemlidir.

Çocuklara asla kaybettikleri kişinin melek oldukları, onları izledikleri, onları üzgün görürse üzülecekleri söylenmemelidir. Bu duygularını bastırmalarına, kayıpla yüzleşmemelerine sebep olur. Dolayısıyla yas sürecinin ilk aşamasında takılıp kalırlar ve kaybı kabullenmedikleri için ruhsal iyileşme sürecine giremeyebilirler.

Çocukların yaşadıkları olaydan dolayı üzülmeleri en büyük haklarıdır. Güçlü olmak zorunda değiller. Bu tarz söylemlerde kesinlikle bulunmamak gerekir.

Diğer merak edilen bir konu ise çocukların cenazelere götürülüp götürülmemesi. Bir kısım uzman çocuğun kayıpla yüzleşmesi ve kabullenmesi için cenazeye gitmesi gerektiğini savunmakta. Fakat 7 yaşından küçük bir çocuk  için cenaze ortamı korkunç ve yıkıcıdır. İstenilen kabullenme oluşmak bir yana kalsın, travmasına travma ekler bu durum.

9 yaşından büyük çocuklar yine travmanın durumu ve şiddetine göre cenazeye götürülebilir, yas sürecini başlatmakta etkisi olabilir. Fakat bu hassas bir konu olduğundan kesinlikle afetzede çocuklar bireysel olarak bakılmalı ve karar çocuk bazında verilmelidir.

İnkar sürecindeki çocuk zorlanmamalı ve yasın diğer süreçlerine geçmesi sabırla beklenmelidir. Özellikle 3-5 yaş aralığındaki çocukların davranışları gerileyebilir. Altını ıslatma, emekleme, parmak emme, kekeleme olabilir. En önem verilmesi gereken şeyler çocuğun kendini güvende hissetmesi, rutinleri, temel ihtiyaçlarının karşılanması ve fiziksel temastır. 

Çocuklar çok iyi gözlemcilerdir. Siz yanlarında konuşmasanız da, kötü bir şey olduğunu hissederler. Onları dinlemek, duygularını kabul etmek, duygularını gördüğünüzü belirtmeyi unutmamalıyız.

Psk. İrem Erdoğan

Merhaba, ben Psikolog İrem Erdoğan. 22 yaşındayım. Kendimi bildim bileli psikoloji alanına duyduğum ilgi sonucu, T.C. Maltepe Üniversitesi’nde Psikoloji (İngilizce) Lisans eğitimi aldım. Onur derecesiyle mezun oldum. Bu dönem içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapi başta olmak üzere birçok eğitim aldım. Şu an ise Okan Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji üzerine yüksek lisans yapmaktayım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir