Psikoloji

Abraham Maslow: Hangi İhtiyacımız Ne Kadar Önemli?

Abraham Maslow, hümanistik psikoloji alanına çığır açan katkılarıyla tanınan Amerikalı bir akademisyen ve psikolog. Bireyin dünyadaki öznel deneyimine odaklanarak, geleneksel davranışçı psikoloji yaklaşımına adeta meydan okudu.

Bireyin tam potansiyeline ulaşması için karşılanması gereken çeşitli ihtiyaçların ana hatlarını çizen ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, bugün psikolojide anahtar bir kavram olmaya devam ediyor.

Teorisinde insanların daha sosyal, duygusal ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını takip etmek için hiyerarşide yükselmeden önce karşılanması gereken bir dizi temel ihtiyacı olduğundan bahseder.

Bu yazımda Maslow’un hayatını, psikolojiye yaptığı önemli katkıları ve fikirlerinin psikoloji alanındaki kalıcı etkisini keşfedeceğiz.

Abraham Maslow’un Hayatı

Abraham Maslow, 1 Nisan 1908’de Brooklyn, New York’ta doğdu. Rusya’dan gelen eğitimsiz göçmenler olan ebeveynlerinin yedi çocuğundan ilkiydi.

Ekonomik ve sosyal yönden sorunlarla geçen bir çocukluğu vardı Maslow’un. Maslow erken çocukluk dönemini mutsuz ve yalnız olarak tanımlar. Zamanının çoğunu kütüphanede kitaplarla geçirirdi. Ebeveynleriyle yakın ilişki kuramamıştı ve özellikle de annesini hiç sevemedi.

Annesi bir gün Maslow’un eve getirdiği kedi yavrularını tutup öldürene kadar kafalarını duvara vurmuştu. Maslow, bunu hayatı boyunca unutmadı. Annesi öldüğünde cenazesine bile katılmayı reddetmişti.

Ebeveynleri, onu akademik başarı için çok zorladı. Ailesini memnun etmek için önce New York Şehir Koleji’nde hukuk okumaya başladı. Fakat üç dönem sonra Cornell Üniversitesi ve ardından tekrar New York Şehir Koleji’nde psikoloji okudu.

Maslow, kariyerine Columbia Üniversitesi’nde primat davranışları üzerine çalışan ve daha sonra Brandeis Üniversitesi ve Brooklyn Koleji’nde ders veren bir araştırmacı olarak başladı.

Bu süre zarfında Adler, Fromm ve Horney gibi ünlü teorisyenlerle ilişkiler kurdu, onlarla görüşerek bilgisine bilgi kattı.

1950’lerde Maslow, kendini gerçekleştirme ve kişisel gelişimin önemini vurgulayan hümanist psikoloji teorilerini geliştirmeye başladı.

Maslow’un çalışmalarının psikoloji alanında önemli bir etkisi oldu ve insan davranışının olumlu yönlerine odaklanan yeni nesil psikologlara ilham verdi. Ayrıca Hümanist Psikoloji Dergisi’ni kurdu ve Amerikan Psikoloji Derneği’nin başkanlığını yaptı.

Arkasında pek çok makale ve kitap bırakan Maslow, 1970 senesinde geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Öne sürdüğü fikir ve teorileriyle psikoloji alanına dair pek çok kapı açılmasını sağladı.

İnsan Doğası Hakkındaki Görüşü

abraham maslow

Abraham Maslow, önceki yazımda bahsettiğim Carl Rogers’ın insan doğasına ilişkin iyimser görüşünü paylaşmakta.

Maslow, insanların kendini gerçekleştirme ve kişisel gelişim için doğuştan gelen bir dürtüye sahip olduğuna inanıyordu. İnsan, doğası gereği doğru ortam ve destek verildiğinde tam potansiyellerine ulaşma yeteneğine sahip olarak gördü.

Başka bir ifadeyle, birey potansiyelini gerçekleştirme ve kendisinin en iyi versiyonu olma süreci olan kendini gerçekleştirmeye yönelik doğuştan gelen bir dürtüye sahiptir.

Doğuştan gelen eğilimlerimiz sağlıklıdır ve yapıcı büyüme, cömertlik ve sevgi kapasitesini içerirler. Buna rağmen Maslow, bu “içgüdü kalıntılarının” çok zayıf olduğu ve öğrenme ve kültür tarafından kolaylıkla yenildikleri konusunda Erikson’la aynı fikirdedir.

Toplumun, sınırlayıcı inançlar ve sosyal normları empoze ederek bu kendini gerçekleştirme dürtüsünü sık sık bastırdığını savunur.

Maslow’a göre, kendini gerçekleştirme dürtüsü, insan motivasyonunun en üst düzeyidir ve ancak bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanmasıyla mümkündür. Bu, Maslow’un en bilinen teorilerinden biridir.

İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, fizyolojik, güvenlik, sevgi ve ait olma, saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını içeren bu temel ihtiyaçların ana hatlarını çizer.

Gelin, ihtiyaçlar hiyerarşisi ve kendini gerçekleştirme kavramlarının detaylarına göz gezdirelim.

İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Abraham Maslow dendiğinde akla ilk olarak ihtiyaçlar hiyerarşisi gelir. Psikolojide oldukça önemli ve etkili bir yeri vardır teorinin. İnsanların kendini gerçekleştirme ve kişisel gelişim için karşılaması gereken temel ihtiyaçları detaylıca açıklar.

Maslow’un kariyerinin başlarında primatlarla çalışırken fark ettiği birçok ilginç şeyden biri, bazı ihtiyaçların diğerlerinden öncelikli olmasıydı.

Bu fikirle birlikte ihtiyaçlar hiyerarşisini öne sürdü. Maslow, ihtiyaçların hiyerarşik olduğuna ve temel ihtiyaçlar sırayla karşılanması gerektiğine inanıyordu.

Teori, bireylerin yiyecek, su ve barınma gibi temel fizyolojik ihtiyaçlardan başlayıp sevgi, saygı ve kendini gerçekleştirme gibi daha üst düzey ihtiyaçlara ilerleyen bir ihtiyaçlar hiyerarşisine sahip olduğunu varsayar.

Bireyin temel ihtiyaçları karşılandıktan sonra, daha üst düzey ihtiyaçlara odaklanmaya başlar. Sonunda tam potansiyelini gerçekleştirebileceği bir kendini gerçekleştirme durumuna ulaşır.

Maslow, öncelik sırasına göre ihtiyaçları şöyle sıraladı: fizyolojik, güvenlik, sevgi ve aidiyet, saygınlık ve kendini gerçekleştirme.

Fizyolojik İhtiyaçlar

İnsanın en temel ihtiyacı, gıda, su, oksijen, uyku ve vücut ısısının korunması gibi fizyolojik ihtiyaçlardır. Bu nedenle hiyerarşinin ilk basamağında fizyolojik ihtiyaçlar yer alır.

Bu ihtiyaçlar en önemli gereksinimlerdir. Daha yüksek ihtiyaçlara ilerlemek için bunların giderilmesi gerekir.

Örneğin, aç ve susuz olan biri resim yapmayı veya şiir yazmayı önemsemez. Önce açlığını ve susuzluğunu gidermeye çalışır.

Abraham Maslow, bu ihtiyaçların eksiklikten kaynaklandığını söyler. Fakat cinsellik, uyku ve dinlenmenin bir eksiklikten kaynaklanmadığını belirtir.

Tarihten bugüne insan, sürekli olarak fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Yaşamımızı sürdürmeye devam etmemiz için gerekli olan bu ihtiyaçları gidermek, saygı kazanmak gibi ihtiyaçların önünde gelir.

Güvenlik İhtiyaçları

Fiziksel ihtiyaçlar büyük ölçüde karşılandığında, hiyerarşideki bir sonraki seviye motive edici olarak ortaya çıkar. Bu, güvenlik ihtiyaçlarını kapsar.

Güvenlik ihtiyaçları, istikrarlı, öngörülebilir ve endişe ve kaostan arınmış bir ortam arayışını içerir. İnsanlar, fiziksel güvenlik, savaş, hastalık, korku, endişe, tehlike ve doğal afetler gibi tehdit edici güçler de dahil olmak üzere güvenlik ihtiyaçları tarafından motive olurlar. Hukuk ve düzen ihtiyaçları da güvenlik ihtiyaçlarıdır.

Güvenlik ihtiyaçları şiddetli acılardan kaçınmamıza yardımcı olur. Fakat insanların bazı haklarından isteyerek vazgeçmeleri gibi, kişilik gelişimine müdahale edecek kadar güçlü hale gelebilirler. Abraham Maslow bunu şöyle açıklar:

“Güvenlikten vazgeçmekle büyümeden vazgeçmek arasındaki seçimde, genellikle güvenlik galip gelir.”

Ait Olma ve Sevgi İhtiyacı

Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları kısmen tatmin edildikten sonra, sosyal etkileşim ve yakınlığı içeren ait olma ve sevgi ihtiyacı motive edici olarak öne çıkar.

Arkadaşlara, bir sevgiliye, sevgi dolu ilişkilere, hatta bir topluluk duygusuna ihtiyaç duymaya başlarız. Ait olma ve sevgi ihtiyacı, diğer insanlarla güçlü ilişkilere sahip olmayı, ait olma duygusu hissetmeyi ve sevgi alıp verebilmeyi içerir.

Abraham Maslow’a göre aşk, şefkat ve sevinç duygularından, sevilen kişiye duyulan özlemden ve çoğunlukla yoğun cinsel uyarılmadan oluşur.

Günlük yaşamımızda, bu ihtiyaçlarımızı evlenme, bir aile sahibi olma, bir topluluğun parçası olma veya bir derneğin üyesi olmakla gidermeye çalışırız.

Sosyal ilişkiler aidiyet duygusu sağlar ve bireylerin desteklendiğini ve önemsendiğini hissetmesine yardımcı olur.

Maslow, bireyin kendini gerçekleştirme gibi üst düzey ihtiyaçlara geçebilmesi için sevgi ve ait olma ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğine inanıyordu. Bir aidiyet duygusu ve sosyal ilişkiler olmadan, bireyler kendilerini izole edilmiş hisseder ve kişisel gelişimlerini sürdüremezler.

Saygı İhtiyacı

Diğer ihtiyaçlarımızı nispeten karşıladıktan sonra öz güven, üstünlük ve saygıya ihtiyaç duymaya başlarız.

Maslow’un hiyerarşisinin dördüncü seviyesinde, bireyin hem kendine saygı hem de başkalarının saygısına olan ihtiyacı içeren saygı ihtiyacı vardır.

Kendimize güvenmek ve çevreye hakim olmak için çabalarız. Ayrıca diğer insanlardan takdir, saygı, olumlu geri bildirim ve hayranlık görmeye çalışırız.

Benlik saygısı, bireyin kendisine, yetenek ve başarılarına karşı değer ve güven hissetmesini içerir. Bu ihtiyacımızı, hedefler belirleyerek, bunlara ulaşarak, belirli alanda ustalaşarak ve başarılarımızdan gurur duyarak karşılayabiliriz.

Abraham Maslow, saygı ihtiyacının oldukça önemli olduğunu düşünür. Öz saygısı düşük olan ve diğerlerinden saygı görmediğini düşünen bireyler kendilerini güvensiz hissedebilir ve kişisel gelişimlerini sürdüremezler.

Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı

İhtiyaçlar hiyerarşisinin en üst seviyesi, bireyin kendi doğuştan gelen potansiyellerini keşfetmesi ve gerçekleştirmesinden oluşan kendini gerçekleştirmedir. Diğer ihtiyaçlarımızı büyük oranda karşıladığımızda sıra artık kendini gerçekleştirmededir.

Kişisel tatminin gerçekleşmesini içerir. Her insan farklı olduğu için kendini gerçekleştirme de bireye özgüdür.

Kendini gerçekleştirme ihtiyaçları, kişisel gelişim, yaratıcılık ve yaşamda anlam ve amaç bulma arzusunu içerir. Bu ihtiyaç, bireyin tutkularının peşinden koşarak ve benzersiz yetenekler geliştirerek karşılanabilir.

Bireylerin kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için kendi yollarına gidebilmeleri ve yaşamlarında bir özerklik duygusuna sahip olmaları gerekir.

Ek olarak faaliyetlerinde bir amaç ve anlam duygusuna sahip olmalılar. Risk alma ve yeni deneyimleri kucaklama isteğine sahip olmalılar.

Kendini Gerçekleştiren Birey

Abraham Maslow’un kendini gerçekleştirme üzerine fikirleri, doktorasını aldıktan hemen sonra başlar. New York’taki öğretmenleri Ruth Benedict ve Max Wertheimer’in, diğer insanlardan farklı olması onu şaşırttı.

Maslow’a göre, bu iki insan en üst düzey insani gelişmeyi temsil etti. Bu seviyeyi de “kendini gerçekleştirme” olarak adlandırdı. Peki, kimler kendini gerçekleştirebilir veya kendini gerçekleştiren bir bireyin nasıl özellikleri var?

Maslow, kendini gerçekleştirme standardını karşıladığını düşündüğü bir grup insanı inceler. Bu nispeten küçük örneklem, Abraham Lincoln, Albert Einstein, Thomas Jefferson ve Eleanor Roosevelt gibi tarihi şahsiyetler ile Maslow’un araştırmasını yaptığı sırada hayatta olan ve isimsiz 12 kişiyi içermekte.

Kendini gerçekleştiren bireyler birçok yönden benzersiz olsalar da bazı özellikleri paylaşma eğilimindeler. Örneğin, insanları ve olayları büyük bir doğrulukla değerlendirebilirler. Daha doğru gerçeklik algısına ve yüksek problem çözme yeteneğine sahiplerdir.

Diğer insanlara karşı daha hoşgörülü ve saygılı davranırlar, diğerlerini veya kendilerini yargılamaktan kaçınırlar. İnsanı insan olduğu için kabul ederler. Aşağılayıcı mizahtan hoşlanmazlar.

Ayrıca yalnızlıktan zevk alırlar. Birçok insanla yüzeysel ilişkiler kurmaktansa, birkaç yakın arkadaş ve aile üyesiyle daha derin kişisel ilişkileri tercih ederler. Daha yaratıcı ve orijinal yeteneklere sahiplerdir.

Sevgi ve itibar ihtiyaçları büyük ölçüde tatmin edildiğinden, bencil amaçlar için başkalarını manipüle etme olasılıkları düşüktür. Uyum sağlamak için toplumsal baskıya boyun eğmezler.

Bunların yanında kendini gerçekleştiren bireyler, başkalarına karşı gerçek bir sempati ve yardım etme arzusu duyarlar. Bu, yüksek sosyal ilgileri olduğu anlamına gelir.

Öte yandan, kendilerinde değiştirilebilecek olumsuz nitelikleri değiştirmek için güçlü şekilde motivedirler.

Son olarak, daha fazla zirve deneyime sahip olma eğilimindelerdir. Zirve deneyimi, sizi kendinizden alan, kendinizi çok küçük ya da çok büyük, bir dereceye kadar yaşamla, doğayla ya da tanrıyla bütünleştiren deneyimdir. Size sonsuzluğun bir parçası olma hissini verir.

Bu özelliklere baktığımızda, kendini gerçekleştiren insanların mükemmel olduğunu düşünebiliriz. Ama öyle değil, Maslow da böyle olduğunu düşünmüyordu. Acımasızlık, nezaketsizlik, öfke patlamaları ve kaygı problemleri gibi zayıflıklar sergileyebilirler mesela. Kısacası, mükemmel insan yoktur.

Eleştiri ve Değerlendirmeler

Abraham Maslow, teorisindeki insan doğasına yönelik fazla iyimser yaklaşımı nedeniyle eleştirilmiş. Diğer eleştirilerse Maslow’un araştırma yöntemi üzerine.

Kendini gerçekleştirme konusunda yaptığı araştırma, aynı zeka düzeylerine sahip az sayıda insan üzerine. Dolayısıyla bu başarılı bireylerde gözlemlediği özellikler tüm insanlar için geçerli olmayabilir.

Ayrıca bazı eleştirmenler, ihtiyaçları listelemeyi anlamsız bularak insanların ihtiyaçları bu sırayla takip etmediğini belirtir. Kendini gerçekleştiren bireylerin özelliklerini düşündüğümüzde, daha düşük ihtiyaçları karşılamadan bu özellikleri sergileyen insanlar olabilir.

Örneğin, tanınmış en iyi sanatçı ve yazarların çoğu yoksulluk, kötü yetişme koşulları ve depresyonla mücadele etmişler. Zorlu yaşam koşulları ve psikolojik rahatsızlıklarla savaşan Van Gogh gibi… Yine de Maslow, ihtiyaçların sıralamasının kesin olduğunu düşünmüyordu.

Tüm bunlarla birlikte, Abraham Maslow psikoloji alanının en etkili figürlerinden biri. Çoğu psikoloğun insan doğasının anormal kabul edilen yönlerine odaklandığı bir zamanda, odak noktasını insanın olumlu yönlerine kaydırdı. Maslow, insanın içindeki güce ve potansiyele inanan hümanist psikolojinin öncülerinden biriydi.

Kaynakça

Yazgan İnanç, B., Yerlikaya, E. E. (2008). Kişilik kuramları. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Ewen, R. B. (2014). An introduction to theories of personality. 83-104. Psychology Press.

Healy, K. (2016). A theory of human motivation by Abraham H. Maslow (1942). The British Journal of Psychiatry, 208(4), 313-313.

Boeree, C. G. (2006). Abraham Maslow: 1908-1970. Personality theories, 11, 1-5.

Maslow, A.,  Lewis, K. J. (1987). Maslow’s hierarchy of needs. Salenger Incorporated, 14(17), 987-990.

Psk. Arzu Nur Özkan

27 Mart 1998 tarihinde İstanbul’da doğdum ve doğduğum günden beri hayatın akışında kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve çift anadal programı ile Psikoloji bölümlerinden derece ile mezun oldum. Yazı yazmak her zaman sevdiğim bir hobim oldu. Psikoloji gibi alanları seven hepimizi bir araya getiren Kazan’da yazılarım sizlerle buluşacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir