Sinema

She Hulk: Attorney at Law İncelemesi

She-Hulk: Attorney at Law, Jessica Gao’nun yaratıcılığını yaptığı bir marvel işi. Disney plus üzerinden dizinin ilk sezonunun tamamına ulaşabiliyorsunuz. She-Hulk karakteri; Stan Lee ve John Buscema tarafından 1980 yılında ilk defa çizgi roman dünyasına girdi. Şimdi ise Marvel’ın kurduğu dizi dünyasının içinde kendisini daha yakından tanıma fırsatı bulduk.

Marvel Studios aracılığıyla üretilen ve franchise’ın bir şekilde devamlılığının sağlıyor. Dizi, Marvel sinematik evrenindeki (MCU) sekizinci dizi olma özelliği taşıyor. Kısaca; ana karakterimiz yeşil, dev ve süper kahraman özelliklerine sahip Hulk’a dönüşebiliyor.

Süper insanları ve onların daha farklı yönlerini içeren davalarda görev alan; uzman bir avukat olan Jennifer Walters’ı ilginç hayatını izliyoruz diyebilirim. İlginç diyorum, çünkü detaylara inince neden pek kaliteli bir iş olmadığını anlatacağım. Ayrıca dizi yaratıcılarının aldıkları ilginç kararlardan da bahsedeceğim. Jessica Gao, yönetmen Kat Coiro ile birlikte senaryonun yazımına da öncülük ettiğini dile getirelim.

She-Hulk: Attorney of Law, 18 Ağustos 2022’de ilk bölümü ile gösterime girdi. 13 Ekim’e kadar dokuz bölüm yayınlanarak ilk sezonunu tamamladı. MCU’daki dördüncü fazın son televizyon dizisi olarak bilinmekte.

Yazımıza başlamadan önce spoiler vermeden She-Hulk’ı incelemeye çalıştığımı şimdiden söyleyeyim. Yine de genel hatlarıyla bazı noktalara değinerek inceleme yapmaya çalıştım. Dizinin ana detaylarına dokunamamak olmaz tabii. Yapımcıların aldıkları bazı kötü kararlar ve yaptıkları az da olsa iyi şeylerden söz ediyor olacağım.

She Hulk Konusu Nedir?

she hulk

Açıkçası bu soruyu tüm bölümleri izlemiş ve bitirmiş biri olarak ben kendime hala sormaktayım. Bu dizinin konusu neydi? Ne anlatıyordu? Bize ne kattı? Bizi geçtim, MCU için ne vaat ediyordu?

Dizinin ana konusu detaylı değinmek gerekirse: pek de başarılı olmayan bir avukat olan Jen Walters’ın kuzeni (herkesin yakından tanıdığı ve aşina olduğu Bruce Banner) ile çıktıkları bir yolculuk esnasında kaza sonucu (inanılmaz şans eseri) süper kahramana dönüşüp zamanla hem avukat kimliğinden uzak kalmak istemeyişini hem de istemsizce Hulk gibi bir benliğe bürünebilme özelliğini kazandıktan sonra neler yapabileceğini fark etmesini izliyoruz.

Yeri geliyor avukatlık hünerlerini (ya da beceriksizliklerini), yeri geliyor avukat olmasına rağmen otoparktaki son model arabaları rastgele, hiç düşünmeden fırlatışlarını tanıklık ediyoruz.

Bunlar yine dizinin akıcılığı içinde yediğimiz, yuttuğumuz şeyler aslında. Ancak özellikle Jen Walters karakterinin bir süper kahraman olmasına rağmen varoluşsal sancılar yaşadığını izlemek az da olsa diziden kopmama neden olan yegane şey oldu.

Benim diziden beklentim çok daha farklıydı, belki bu da beni diziden koparmış oldu. Çok daha ciddi konuların ve kaliteli diyalogların beklentisi içerisindeydim ben, ki Tatiana Maslany; She-Hulk karakterini canlandıracağını öğrendiğimde baya heyecanlanmıştım. Ne ki, yine dizideki en iyi şeyin Tatiana Maslany’nin oyunculuğunu olduğunu söyleyebilirim.

Bruce Banner’dan Farklı

she hulk

İnsanın yeşil bir deve dönüşüyor olması pek çok kişinin tercih etmek istemeyeceği bir şey olabilir. Bunu Marvel’ın Hulk filmlerinde Bruce Banner’ın nasıl kendini kontrol edemediği ile gördük. Kendisinin her daim acılara maruz kaldığı ve Hulk’ı evcilleştirmek adına yıllarını verdiğinden anlayabiliyoruz.

“Hangi süper kahraman olmak istersin?” diye soralım. Çoğu kişi: Hulk cevabını vermez. Çünkü ne kadar zor olduğunu izledi. Gel gör ki, dizi de Jen karakterinin daha ilk bölümle hemencecik Hulk’ını, dönüşebildiği, o yeşil devi kontrol altına alabildiğini görüyoruz.

Hani, o yıllarca Natasha Romanova’dan ninni dinleyerek sakinleşen, kendi benliğine dönebilen Bruce Banner var ya; kontrol sağlayabilmek adına yoga gibi ruhsal, iç benliğine yönelmeye çalışan karakter; işte Jen (She Hulk) bunları yaşamadan hemen kontrolü eline alıyor.

Bunu da bir kadın olarak iş hayatında, sokakta, toplu taşımada, aile hayatında, aşk ilişkilerinde yaşadığı zorluklara ve baskılara alışık olması üzerinden özetliyorlar. Bu aslına bakarsanız güzel bir anlatı. Ne ki, insan ister istemez yeni Hulk olmuş birinin biraz olsun kendi benliğinden tamamen uzak olmasını izlemek istiyor. İlk bölümler nispeten devamına nazaran daha iyi olduğunu ve ilginç tercihler, kimilerine göre hatalı kararların çok göze batmadığını söyleyebilirim. Devamı ise çok daha içler acısı.

Faydasız Avukat

she hulk incelemesi

İsteyerek, asla şaşmadan dönüşebildiği She-Hulk yeşil bir dev olduğu andan itibaren kendi ile barışamıyor ve avukat olduğu diğer hayatıyla bu hayatının arasındaki dengeyi bir şekilde düzende tutmaya çalışıyor. Yaratıcı ve ilginç bir fikir değil aslında, pek çok süper kahramanın güç kazandıktan sonra yaşadığı buhranları yüzlerce kez izledik, okuduk.

Peki nasıl farklı olacaklar diye düşünürken; bunu dördüncü boyutu, yani seyirci ile olan o ekranı kırarak yapmaya çalışıyorlar. Bunun çok daha iyi versiyonunu Deadpool filmlerinden hatırlayacaksınız. Bir an durup seyirci ile konuşmaya başlıyor ana karakterimiz.

İyi yönlerinden bahsedecek olursak dizide Jen’in yaşadığı hayatın içinde, hem iş hem de özel hayatındaki duygu değişimlerini ve She Hulk’ı kontrol edebilmesine rağmen güç dengesini avukatlık ve adalet üzerinde arama isteyişi hoş ama kendisi kötü bir avukat o ayrı.

Nitekim son iki bölüm dışında dizi oldukça sıkıcı. Üstelik kısa bölümler ve içinde aksiyon olmasına rağmen sıkıcı… Evet, Jen (She Hulk) ile dördüncü duvar kırılınca bağ kurabiliyorsunuz ama o Jen bana ne anlatmak istiyor, dizinin hikâyesi nereye gidiyor bunu tam çözemiyorsunuz. Son bölüm dizinin en ilginç bölümü olmuş ona birazdan değineceğim.

“Faydasız avukat” diyorum, nedeni ise bir avukat olarak ne kadar beceriksiz olduğunu son bölümlerde görmemiz. She Hulk’a dönüşme illüzyonu ile dizinin başında aldığı davalarda iş yapmış gibi gözükse de tek başına işe yaramaz bir avukat olduğu belli.

Dizi, ilginç ve karmaşık kararlar almış dedim ya. İşte bir diğer nedeni de bu. Bize kötü bir avukatın hikâyesini de anlatmıyor, iyi bir avukat olma mücadelesi veren birinin hikâyesini de anlatmıyor. Bu diziye başlarken gerçekten Daredevil’da olduğu gibi kaliteli duruşma sahneleri, ilginç suçlar izleyeceğimi bekliyordum.

Bunlar olmamasına nazaran gerçekten anlam veremediğim bazı kurumlar ve irrite edici, hiç gerçekçi olmayan mahkeme sahneleri izledik. O zaman insan ister istemez soruyor; bu dizinin ismi neden “Attorney at Law” diye.

Kopuk Bir Hikâye

she hulk

Kopuk ve anlamsız bir hikâye izliyor oluşumuzu aslında yazarlar bilerek tercih etmişler bunu sonlarda anlıyoruz ama yine de bu anlatı; dizinin bazı yerlerdeki anlamsız olaylarını, gereksiz karakter gelişimlerini, verilen saçma kararları açıklamıyor.

Jen’in kendi hayatını izlediğimiz sahnelerde insana baygınlık geliyor adeta. Şu anki dünyamızın içine yönelip sosyal medya içerisinde gereksiz gruplaşmış insanlarla dalga geçmesi takdir edilesi. Ayrıca kendini bir kalıba sokup her şeyden nefret eden insanların aslında ne kadar komik olduklarını izlemek de eğlenceli. Ama bize kaliteli bir hikâye sunmadıkça izlediğimiz şeylerin pek bir anlamı kalmıyor ne yazık ki.

Özellikle ortalardaki üç dört bölüm beni oldukça sıktı ve diziden uzaklaştırdı. Yine de son iki bölümde çok sevdiğim bir karakterin dizi de gözükmesi keyifliydi. Jenle (She Hulk) olan diyalogları ve görsel anlatılar oldukça tatlıydı.

Son bölüme ise ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Tüm sezon kötü giden diziye olan bakış açımı az da olsa değiştirdi. Yine de son bölüm de bile bazı şeyler değiştikten sonra dizini kendi bağlamında kurduğu senaryodan uzak anlarını ve tamamlanmayıp havada kalan karakter hikâyelerini görebiliyoruz.

İyi Bir Son

Marvel’ın aslında genel anlamda amacının gişedeki başarısı olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok iyi ve kaliteli işe imza atmalarına rağmen sadece para kazanmak adına çekilen kötü senaryolar ve saçma espriler içeren filmler de izledik.

Bence bu dizi biraz daha onlara yakın seviye de olmuş, dizinin komedisi oldukça bayık. Anlatmak istediği hikâye kopuk, oyunculuklar ise vasat. Son bölümde artık dördüncü duvarın tamamen kırılıp Kevin Feige (tüm MCU’nun yaratıcısı, arkasındaki zeka) üzerinden bir sona varmaları izlediğim en ilginç sahneleri içeriyordu.

Marvel’ın final yapma konusunda hep geri kalmışlığını, bazı şeylerin robotlaşarak hikâyelerin tekrara bindiği konusunun altını çizen bir sezon finali bölümü ile diziyi bitirmişler. Bu da kendi yaptıkları dizi ile az da olsa dalga geçtiklerini gösteriyor.

Özetlemek gerekirse; dizi size kaliteli ve ilginç bir hikâye, muazzam diyaloglar, şahane bir atmosfer veya çok güzel gözüken görsel efektler sunmuyor. Peki ne sunuyor? Çerezlik, kafanızı kapatarak izleyebileceğiniz, Marvel’ın bazı ucuzluklarına alışık 15-30 dakika arası yetersiz bölümler sunuyor.

Genelde imdb puanlarının gerçekliğine pek inanmam. Bu sefer verilen puanla (5.1) hem fikir olduğumu dile getirebilirim. Peki sizler ne düşünüyorsunuz? Jen Walters karakteri ile bağ kurabildiniz mi? Komedi kısmı size yetti mi? Senaryoda kopukluklar gördünüz mü? Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz kısımları neler? She Hulk dizisi tamamıyla sizi tatmin etti mi? Yorumlarda buluşalım.

Emre Turan

Merhaba! Az yiyen, çok okuyan ve yazmaya iştahı tükenmeyen bir gastronomi uzmanıyım. 1998 doğumluyum. Gastronomi üzerine lisans eğitimimi 2020 yılında tamamladım. 2022 yılında ise yüksek lisans eğitimime başladım. Yıllarca Türkiye'nin önde gelen tarif/içerik sitelerinden birinde food editorlük başta olmak üzere; yemek stilistliği, yemek fotoğrafçılığı, şef asistanlığı gibi farklı işlerle uğraşıp ekibe destek verdim. Ayrıca son yıllarda gastronomiye dair iki romanla uğraşıyorum. Tabaklarda ve yemeklerde süs sevmediğim gibi cümlelerimi de süsten uzak, dengeli bir şekilde kullanmayı tercih ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir