Psikoloji

Narsisizm: Çağımızın Hastalığı

Çağımızın hastalığı olarak nitelendirilen narsisizm, en kısa haliyle kendine hayran olma durumudur.

Narsisizm kavramı, Yunan mitolojisindeki Narkissos’un adından gelir. Sudaki yansımasını gören Narkissos, kendi yansımasına aşık olur ve bu imkansız aşkına bir ömür harcar. Narkissos aşkına kavuşamamayı kaldıramaz. Kendi yansımasına duyduğu aşk için sudaki yansımasına sarılmaya çalışır ve suya düşer. Boğularak hayatını kaybeder. Aslında Narkissos’un bu kısa hikayesini ele alarak dahi narsisizm ile ilgili pek çok fikir üretebiliriz. Kişinin kendine karşı hissettiği hayranlık ve diğerlerinden üstün olma hissi. Fakat narsisizme “kendine hayran olma” deyip geçmek pek de doğru değil. Narsisizmin; narsist olmak, narsist kişilik bozukluğu, patolojik narsisizm gibi düzeyleri de vardır. Halk arasında kullanılan narsist kavramına da değinerek psikolojideki yerini ele aldığım yeni yazım sizlerle.

Narsisizmin Oluşumu

Narsisizmi oluşturan veya etkileyen faktörlere baktığımızda en önde erken aile yaşamı ve bakım verenler var. Örneğin çocukluk döneminde oldukça şımartılan, yanlışları asla düzeltilmeyen, sınır konulmamış çocuk narsisizme daha yatkın. Çocuğun asla birey olmasına izin verilmemesi, hiç sorumluluk verilmemesi veya yaşına uygun olmayan sorumluluklar verilmesi, ihtiyaç ve isteklerinin hemen karşılanması, kısacası hayatında “hayır” kelimesini sayılı duymuş bir çocuğun da büyüklenme eğilimi göstermesi şaşırtıcı değildir. Bu çocuk doğal olarak dünyanın kendi etrafında dönmediğine adapte olmaz.

Kişiliğimizin büyük bir kısmını oluşturan veya etkileyen çocukluk yaşantımızdır. Yapayalnız bırakılan ve kendi kendini büyütmüş çocukların da narsisizme eğilimi olabiliyor. Koşulsuz sevgi göremeyen çocuk, ancak başarılarıyla aile şefkati yaşayabildiğini fark eder. Dolayısıyla hayat onun için bir rekabet haline gelir. Her şeyde en iyi olma ve her zaman haklı olma duygusu onun için sevilmenin nihai sebebidir. 

Çocuklarımızı doğruları ve başarılarıyla içeriğe göre takdir etmeli, ödüllendirilmesi gereken bir başarı ise ödüllendirmeliyiz. Ebeveynlerin çocukları uygunsuz davranışlarda bulunduğunda yargılamadan doğrusunu öğretmesi en mantıklısı. Yanlış davranışlar ödüllendirilmemeli, müsamaha göstermekten uzaklaşılmalıdır.

Normal Narsisizm

Narsist kelimesi, halk arasında toksik bir egoizme sahip olduğunu düşündüğümüz bireylere karşı kullanılan bir kavramdır. Fakat patolojik olmayan yani diğer bir adıyla normal/ sağlıklı narsisizm, ruh sağlığı için gereklidir. Burada bahsedilen narsist düşünce yapısı, kişinin kendini sevmesi, sağlıklı sınırlarda özgüven sahibi olması ve kendiyle gurur duyması gibi oldukça gerekli ve bir o kadar sağlıklıdır. Kısa veya uzun dönemli hedeflerini gerçekleştirmek için kişiyi motive eden bir olgudur. Narsist kişilerin benlik değerinin çok yüksek olması, başkalarını kendini düşündüğü kadar asla düşünmemesi ve bu nedenle de ikili ilişkilerinin er ya da geç bu problem ile yüzleşeceği öne sürülür. Fakat bu durum her zaman böyle olmak zorunda değildir. Kişinin benlik algısına olumlu yaklaşımı,  empati kapasitesini her zaman olumsuz etkilemeyebilir. Ayrıca bireyin kendine beslediği yüksek saygı ve değer, kişisel hayatına dair doğru kararlar vermesine yardımcı olur. Yenilgiler yaşadıktan sonra daha güçlü kalkabilir, kişisel alanına müdahale ile başa çıkmada daha erken davranabilirler. 

Sağlıklı narsisizm gibi Birincil Narsisizm diye isimlendirdiğimiz yenidoğan bebekler için kullanılan bir kavram da mevcuttur. Bebek için beslenmek, bakılmak, uyutulmak, altının değiştirilmesi tek geçerli olan şeylerdir. Kendinden başkasının varlığı, dış dünya gibi kavramlar algı sınırlarının ötesindedir. Bu yüzden sadece kendini düşünür. Bu da Birincil Narsisizm olarak adlandırılır. Son derece normal ve aksinin imkan sınırları dışında olduğu bir durumdur.

Narsisizm Boyutları

Narsisizm sadece kendini büyük görmeye dayalı bir kavram değildir. Son dönemlerde yapılan araştırmalar, çok boyutlu bir kavram olduğunu bize göstermektedir. Empati ve benmerkezcilik olarak ele alan tanımlar kadar, kırılgan ve depresyona eğilimli örüntülerin de gözlemlendiği araştırmalar mevcuttur. Bu sebeple narsisizm iki alt başlıkta incelenebilir. Bunlar Büyüklenmeci Narsisizm ve Kırılgan Narsisizm olarak isimlendirilir. Büyüklenmeci narsisizm kişinin dikkat çekmek ve ilgi odağı olabilmek için hissettiği yoğun arzu eylemlerini etkiler. Başkalarının istek ve ihtiyaçlarını karşılamak bir yana göremezler bile. Kendilerinin doğrusu tek gerçektir, çevrelerinde çoklukla küstah olarak anılırlar.

Kırılgan narsisizm ise aksine çok alçak gönüllü görünen, eleştiri yapıcı olsa dahi kaldıramayan, kaygı düzeyi yüksek, hayatı sürekli çabalamak gibi gören, içe dönük ve stresli karakter özelliklerini barındırır. Peki narsistik düşünce bunun neresinde derseniz, eylemleri bu yönde olsa dahi kendilerini üstün gören inançları aynı büyüklenmeci narsistler kadar vardır. Büyüklenmeci narsisizmin daha sessiz versiyonu da diyebiliriz. Aralarındaki fark ise sadece büyüklenmeci narsistik özelliklere sahip kişiler herkesten daha özel, önemli ve büyük oldukları algısını çevresine de entegre etmek için saldırgan veya manipülatif tavır sergileyebilirler. Kırılgan narsisizm özelliği taşıyan bireyler ise zaman zaman bu büyüklenmeci hislerinden rahatsız olabilir. İstenmeyeceği duygusuna kapılabilir. İstendiği ortamda ise kritisizmi kaldıramayacakları veya üstünlük algısının saldırı altında kalabileceği ihtimali endişe duygusunu tetikler. Bu da sosyal ilişkilerinden kaçınma eylemine sonuç verir. 

2014 senesinde yapılan bir çalışma sonucunda büyüklenmeci narsistik özellikteki kişilerin çevreleri tarafından sevilmedikleri, kırılgan narsistik özellikteki bireylerin ise sevilmekten bağımsız bir şekilde tercih edilmedikleri elde edilmiştir. Adeta büyüklenmeci narsisizm mutlu boyut, kırılgan narsisizm ise mutsuz boyutu gibidir.

Rekabetçilik ve Narsisizm

Narsisizm gibi üstün olma arzusu ve özgüveninden gelen bir düşünce türünün rekabet içereceğini tahmin etmek pek de zor değil. Narsist kişinin yegane amaçlarından biri de kendi kendine olduğu kadar başkalarının da ona hayran olmasıdır. Dışarıdan onaylanma ihtiyacı yadsınamaz düzeydedir. Bu sebeple olumlu düşünceleri oluşturacağı rekabet ortamlarına girmekten asla çekinmezler. Tabii büyüklenmeci narsist bireyler için ve kırılgan narsistler için ne tür rekabet ortamlarında bulundukları değişiklik göstermekte.

Rekabetçiliğin iki türü vardır, bunlardan biri hepimizin zaman zaman kendini içinde bulduğu Genel Rekabet durumudur. Birkaç kişi veya grup bir konuda diğerlerinden daha iyi olmaya ve bunu kabul ettirmeye çalışır. İkinci durum ise Aşırı Rekabetçiliktir. Bunun sebebinin altta yatan aşağılık kompleksi olabileceğine dair sağlam görüşler de mevcuttur. Birey kendine duyamadığı özgüven ve saygıyı rekabet aracılığıyla dışarı kanıtlamak ister, böylece kendinin veremediği sevgi ve saygıyı dışarıdan doldurduğuna inanır. Hatta bu duygusal doyuma ulaşmak için rekabet ortamını manipüle ederek kendilerinin oluşturduğu durumlar da vardır. 

Narsizm kişinin kendini herkesten üstün sanması hatta Tanrılaştırması olarak aktarılsa da -ki ben de şu ana kadar bu boyutundan bahsettim- bunun sadece böyle olmayabileceğine dair de bulgular bulunmakta. Örneğin, büyüklenmeci narsistik özelliğine sahip bireylerin aşırı rekabetçiliğe girmediğini düşünebiliriz. Fakat araştırmalar bize büyüklenmeci narsistlerin rekabetçiliğin iki boyutunda da olduğunu gösteriyor. Kırılgan narsisizm ise, sadece aşırı rekabetçi boyutuna dahildir. Kendine hayranlık oluşturma isteğine dair duyduğu utanç hissi genel rekabetçiliğe girişim ihtimalini azaltıyor da denebilir. 

Baş Etme Şekilleri

Büyüklenmeci narsisizm ve kırılgan narsisizm, özünde aynı arzuları barındırıyor. Aslında bakıldığında iki narsistik özelliğin de yapı taşı büyüklenmecilik. İki birey de her zaman haklı, her zaman en doğrusunu biliyor. Peki bu boyutları ayırt eden en bariz olgu nedir?

Narsist kişilerin baş etme stilleri diğer insanlara göre değişiklik gösterebilir. Büyüklenmeci narsist bir bireyin kendini gözünde koyduğu tepeden indirmesi onun için tartışma konusu bile değildir. Dolayısıyla başarısızlık veya “en” olamama durumuyla karşı karşıya kaldığında suçu diğer özne veya nesnelere atmaya meyillidirler. Başarısızlık veya istediklerini elde edemedikleri herhangi bir durumda sebebi dış faktörlere bağlayıp öfke atakları geçirebilirler. Bu öfkelerini olayla alakalı alakasız birçok kişiden çıkartabilirler.

Örneğin narsistik kişilik bozukluğu kriterlerine uyan bir seri katil, kendinin çarpık düşüncelerinden dolayı cinayet işlemediğine emindir. Ona sevgi göstermeyen annesini, öldürdüğü bireyin ona yaptığı bir şeyi, adalet sistemini… bahane eder ve kendi içinde sebepleri olduğunu söyleyebilir. 

Narsistik kişiler başarısızlık veya kayıp ile karşısındaki özne veya nesneyi değersizleştirerek baş etmeye çalışır. Reddedildiğinde zaten karşısındakinin kendi için yetersiz olduğunu söyler, özür dilemesi gereken bir noktada manipülatif tavırlarla kendini haklı çıkarmak için elinden geleni yapabilir. Karşısındaki bireye psikolojik saldırıda bulunabilir. Özür dilemek, teşekkür etmek, bilmemek gibi kavramlar narsist bireye oldukça uzaktır. Kendini sizden üstün gören ve buna en içten inanan birinin başka bir bireye minnet duymasını beklemek de absürt kaçabilirdi.

Patalojik Narsisizm: Narsistik Kişilik Bozukluğu

Narsistik kişilik bozukluğuna sahip birey, yazının başından beri bahsettiğimiz empati kuramama ve uç noktadaki kendini beğenmişlik gibi davranışlarda bulunur. Bu davranışlara ekstra olarak farklı farklı patolojik karakter özellikleri de eklenir. Kişilik bozukluklarında sosyal ilişkiler ve ikili ilişkilerde bozulma ve değişim kaçınılmazdır, narsistik bozukluk da buna dahildir. Aşırı kibir, realiteden çok uzakta bir üstünlük duygusuna dönüşür. Sıradan durumlarla ilgilenmezler, kendilerini üstün hissederek tatmin olamayacakları bir durum onlar için gereksizdir. Bu üstünlük hissinin dışardan tatminini elde edebilmek adına ya abartarak ya da tamamen kendi fantezi dünyalarında ürettikleri hikayeleri anlatırlar. Bir narsist için dışarıdan onay almamak zulüm olur, kendilerini üstün hissetmelerinden dolayı sosyal çevresini pek ciddiye almayacakmış enerjisi verseler de aslında onaylanma ihtiyaçları içlerini kemirir. Övgü ve hayranlık olmadan çileden çıkarlar. 

Fakat bireylere narsistik bozukluğa sahip tanısı koymak için elbette tüm psikopatolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi DSM-5 tanı kriterlerine uymaları gereklidir. Kendini beğenmek asla tanı koymak için yeterli değildir. Kişinin şu semptomlardan en az beş tanesini göstermesi gereklidir; sürekli böbürlenme, sonsuz güç ve başarı ile ilgili fanteziler kurma, özel biri olduğunu düşünme, hayranlık ve ilgiye muhtaç olma, duygu sömürme ve manipüle etme, empati yoksunluğu, kıskançlık veya sürekli kıskanıldığını sanma, kibir ile diğer bireylere yüksekten bakma.

Kendine bakış açılarının patolojik boyutta olması gereklidir. Eleştiri ve yenilgi gibi kavramlarla baş etmeleri oldukça zolayıcıdır. Örneğin patolojik narsist bir çocuk, akranlarıyla oyun oynarken kendini birinci gelmek zorunda hisseder. Aksi takdirde oyunda hile olmalı, oyun saçma olmalıdır. Yenilmeyi hazmedemezler, ağlama veya kazanan kişiye saldırma gibi eylemleri sergileyebilirler.

Özetlersek…

Narsisizm çok boyutlu bir kavramdır. Sağlıklı narsisizm ve patolojik narsisizm boyutlarıdır. Narsisizm için bireyin travmatik bir başarısızlık veya reddedilme yaşaması önemli bir etken. Sevgisiz ve ezildiği bir ortamda büyüyen kişi bir savunma mekanizması olarak narsisizmi seçer. Ret hissinden uzaklaşır. Kendini reddedilmesi imkansız bir karaktere bürür veya reddedilse dahi tamamen dış faktör sebepli olduğuna ikna olur. Hatta tam da bu sebepten bağlanma problemleri yaşayabilirler. Kaybetme korkuları. Onları içten içe kemirdiğinden, kendilerini başka bir bireye bırakmak oldukça zordur. Korkulu bağlanmaları da bu sebeptendir. 

Kaynakça

American Psychiatric Association (2013). Diagnostic and sta- tistical manual of mental disorders (5. baskı). Washing- ton: DC: Author. 

Ronningstam, E. (2010). Narcissistic personality disorder: A current review. Current Psychiatry Reports.

Rose, P. (2002). The happy and unhappy faces of narcissism. Personality and Individual Differences.

Ronningstam, E. F. (2005). Identifying and understanding the narcissistic personality. New York, NY: Oxford Univer- sity Press. 

Psk. İrem Erdoğan

Merhaba, ben Psikolog İrem Erdoğan. 22 yaşındayım. Kendimi bildim bileli psikoloji alanına duyduğum ilgi sonucu, T.C. Maltepe Üniversitesi’nde Psikoloji (İngilizce) Lisans eğitimi aldım. Onur derecesiyle mezun oldum. Bu dönem içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapi başta olmak üzere birçok eğitim aldım. Şu an ise Okan Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji üzerine yüksek lisans yapmaktayım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir