ÖNERİ

Kitap Önerisi : Nasıl Ölünür?

Kitap önerisi köşemizin bu haftaki konuğu Emile Zola’nın Nasıl Ölünür adlı eseri sizlerle.

1883 senesinde yayınlandığı dönemde eser, Fransa’daki eşitsizlikleri ölüm kavramı üzerinden açıklıyor. Can Yayınlarının kısa klasikler serisinden çıkan kitap küçük hacmine rağmen serideki diğer kitaplar gibi hayatlara derin dokunuşlar yapıyor.

Önce yazarı tanıyalım sonra kitabın içine mini bir yolculuk yapalım:

Yazar Hakkında

Kitap önerisi eserin sahibi Emile Zola 1840’da Fransa’da doğar. Babası Venedik göçmeni, annesi ise Fransız olan yazar yoksulluk içinde büyür. Babasını erken yaşta kaybeden Emile Zola’nın okul çağlarından beri edebiyata ilgisi vardır.

Drama, şiir ve tiyatro ile başlayan sanat hayatında sıkı bir okur olarak bol bol kitap okuması ile bilinir. Sonrasında romancı, oyun yazarı ve gazetecilik gibi meslekleri yapar. Yeterliliğini veremediği için öğrenimi yarıda kalan Emile Zola, sonrasında memuriyete girer. Bir yandan masa başı işte çalışır, bir yandan da gazetelere sanat ve edebiyat eleştirileri yazar. (Tıpkı benim yaptığım gibi. Emile Zola’nın izinden gidiyorum.)

Natüralizm akımında eserler verir. Doğayı detayları ile yansıtmayı amaçlayan bu akımda doğal dünya temele alınır. Onu üne kavuşturan eserleri: Nana, Germinal ve Meyhane romanları olur.

Kitap Hakkında

kitapönerisi

1883 senesinde basılan kitap önerisi kısa kısa beş adet öyküden oluşuyor. Bu öykülerin sonu ölümle bitse de okuyucuya kalan bambaşka ölüm sonrası tasvirler oluyor. Bu tasvirler toplumdaki tabakalaşmanın üzerinden çiziliyor.

Her tabakanın deneyimlediği ölümün farklı yansımaları zihinlerde dev soru işaretleri bırakıyor. Bu toplumsal tabakalar şu şekilde sıralanıyor: Aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi. Kitabı okuyunca bu sınıfların ölümün değerini ve tanımını değiştirmelerine tanık oluyoruz.

Örneğin kitap önerisi içindeki birinci hikayede bir kontun ölümünün iki yüzlü evliliğine yansımasını okuyoruz. Ölümün memnun ettiği bu hikayede para ile değişen ahlakı ve değerleri önümüze alıyoruz. Böylece aristokratların ölümün karşılama şekline dahil oluyoruz.

İkinci hikayede ise ölecek olan annelerinin bırakacağı parayı bekleyen oğullarının ölümü karşılamasına tanık oluyoruz. Burjuvazinin gene para temelli bir ölümü karşılama hadisesine dokunuyoruz. Annelerinin ölümün refahlık getireceğini düşünen evlatların para hırsı gerçekten okunmaya değer.

Üçüncü hikayede esnaf çiftin ölümü karşılamadaki çaresizliğini okuyoruz. Daha samimi bir çift ilişkisi var bu hikayede. Fakat temel konu gene ekonomik. Ölen karısının yanında olmakla ciro kaybetmek arasında kalan esnafın gelgitleri konu ediliyor.

Dördüncü hikayede ise işçi ailenin çocuklarını kaybetmesi konusu işleniyor. Ne acıdır ki çocuğun ölümü evden bir boğaz daha eksiltecek ve anne baba buna neredeyse memnun kalacaktır. Ölümün yıkıcı etkisi bu sefer yapıcı ekonomi olarak eve dönecektir.

Son hikayede ise çiftçi bir ailenin ölümü karşılama pratiğine bakılıyor. Evde ölmekte olan aile bireyine karşın tarladaki hasadı bitirmek gerekir. Çünkü ürünlerin akıbeti ailenin ekonomisini etkileyecektir.

Son Olarak

Toplumdaki her kesimden insanı etkileyen ölüm kavramını ekonomik sınıflandırma bazında inceleyen yazarın sade dili kitabı okumayı kolaylaştırıyor. Can kısa klasikler serisinin hızlı tüketime uygun ama derin konuları kapsayan bu kitabını sosyolojik ve psikolojik okuma yapmak isteyen herkese tavsiye ederiz.

E. Nihan Acar

Multi-disiplinli bir alanda akademik arayışını sürdüren bir fenci- sosyolog olarak, peri masallarına ve bilime aynı anda inanan bir edebiyat hayranıyım. Fantastik ve bilim kurguya bayılırım. Üretkenliğimi sınadığım görsel tasarım, müzik ve sahne sanatlarından sonra edebiyat kıtasında arayışıma devam ediyorum. Kendimi bildim bileli okuyor ve yazıyorum. Online ve yazılı edebiyat platformlarında yayınlanmış kitap analizleri, inceleme ve öykülerim mevcut.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir