ÖNERİ

Film Önerisi: Fabelmanlar

Film önerisi köşemizde Steven Spielberg’in son filmi Fabelmanlar (The Fabelmans) var. Fabelmanlar ödül sezonuna güçlü bir giriş yaptı. 2023 Altın Küre Ödülleri’nde de En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerini aldı.

Usta yönetmen Steven Spielberg’ün çocukluğunu konu alan film çokça otobiyografik öğeler barındırıyor. Filmin senaryosunu da Steven Spielberg ve Tony Kushner beraber yazıyor. Filmde Steven Spielberg’in gençliğini Gabriel LaBelle canlandırıyor. Spielberg’in annesini ise Michelle Willliams, babasını Paul Dano canlandırıyor.

Sinemayla Geçen Bir Ömür

Film önerisi

Fabelmanlar, bütünüyle ele alındığında bir tür büyüme filmi olarak adlandırılabilir. Film usta yönetmenin çocukluğunu, sinemaya olan ilgisinin başlama noktalarını anlatıyor. Aynı zamanda ailesi ile olan ilişkisini de anlatan film Spielberg’in çocukluğuna dair bir hatırlama olarak da görülebilir.

Fabelmanlar, 2. Dünya Savaşı yılları Arizona’sından başlıyor ve 70’ler California’sına kadar uzanıyor. Film, sinema tutkunu Sammy’nin Arizona’da geçen çocukluğunu merceğe alarak başlıyor. Sammy’nin ilk defa eline kamera aldığı anları ve kamera ile kurduğu ilişkinin büyüyüşünü izliyoruz. Aynı zamanda da çocukluktan ergenliğe geçen bir çocuğun yaşadıklarını ve ailesiyle olan ilişkinin de değişimini görüyoruz. 

Son zamanlarda yönetmenlerin kendi hayatlarına, sinemaya olan ilgilerine dair çektikleri filmlerin örneklerini çok fazla görmeye başladık. Paolo Sorrentino’nun Hand of God’ı, Paul Thomas Anderson’ın Licorie Pizza’sı, Pedro Almodovar’ın Pain and Glory’si son zamanlarda çekilen bu türün iyi örneklerinden.

Spielberg de filmin merkezine sinemaya olan tutkusunu koysa da aynı zamanda aile içi dinamikleri ve o dinamiklerin değişimiyle baş etmesini, zorbalıkları. Tüm bunların yanında da büyümesini anlatıyor. Bu büyüme içinde sinemaya olan ilgisinin nasıl başladığına da yer veriyor.

Öncelikle Sammy’nin ilk izlediği film olan The Greatest Show on Earth‘e büyülenişini görüyoruz. Sonra filmdeki tren kazası sahnesinden ne kadar etkilendiğini anlıyoruz. Babasının ona aldığı tren setiyle filmde gördüğü o kaza sahnesini çekmeye çalışır. Sam o andan sonra sinemanın büyüsüne teslim olur. Aklında kurduğu sahneleri çekmeye başlar. Daha sonra da kısa filmler çeker. 

Fabelmanlar: Kendine Dönüş

film önerisi

Fabelmanlar, Spielberg filmografisi içerisinde çok farklı bir yerde duruyor. Spielberg kariyerinde Saving Private Ryan, Jaws, E.T. gibi farklı tarzlarda filmlere imza atıyor. Bu filmde kendi hayatında bugüne kadar kimseye anlatmadığı belli dönüm noktaları ile yüzleşmiş.

Bunların en önemlisi de annesi ile kurduğu ilişki . Aynı zamanda o ilişkinin kırılma anlarına dair yüzleşme sahneleriydi. Kendisi de filmden sonra bir röportajında buna değinir. Annesi ile olan ilişkisine dair filmde yer verdiği şeylere ilişkin “Bunu herkese anlatmak benim için en zor şeylerden biriydi. Çünkü bunu keşfettiğim 16 yaşımdan bu yana annemle aramdaki en büyük sırdı. 16 yaş ebeveynlerinizin de insan olduğunu anlamak için çok genç bir yaş. Oonları bu yüzden suçlamak için de tabi.” şeklinde yorum yapıyor.

Filmde de sadece Spielberg’ü canlandırdığını düşündüğümüz Sam için değil. Tüm aile için ailenin kırılma anı çok hassas bir şekilde işleniyor. Çocuklar üzerindeki etkiler, baba üzerindeki etkiler tarafsız bir şekilde işleniyor.

Bir yandan da ebeveynlerden kopuşun çocukların hayatında denk geldiği dönem Arizona’dan California’ya geçişle beraber değişen bir hayatın en önemli etmenleri haline geliyor. İşte Sam için de kendisinin sinemaya geçişi tam olarak bu dönemde sanki hayatından gitmeyen her şey için bir can kurtaran görevi görüyor.

Bu yüzden de Spielberg kendi hayatında ve sinemasında önemli olan izlediği ilk filmin yanı sıra filmin kapanışında da John Ford’la olan görüşmesine yer vermiş. Şüphesiz bu anın kendi hayatında da kariyerinde de en önemli anlardan biri olduğu anlıyoruz.

Fabelmanlar‘ın en güzel sürprizlerinden biri de John Ford rolünde David Lynch’i görmekti. Tüm bu açılardan bakıldığında Fabelmanlar hem Spielberg’ün çocukluğunu anlatması açısından hem de bir büyüme hikayesi açısından iyi bir seyir zevki sunmakta.

Tuğçe Kozak Arman

Merhaba, ben Tuğçe Kozak Arman. Mühendislik eğitimimi tamamladıktan sonra, gönül verdiğim sinema eğitimimi almak için Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne başladım. Hali hazırda eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda okuduğum kitaplarla ilgili sohbet ettiğim bir YouTube kanalım var. Onun dışında da çeşitli projelerde senaryo yazarlığı yapıyorum ve yayına hazırladığım kitabım var. Sinemadan bahsedecek olursak, benim de yolumu ustalar çizdi. Alfred Hitchcock, Kubrick ve Kieslowski favori yönetmenlerim. Favori filmim ise yıllardır hiç değişmedi. O da Hitchcock’un Psycho’su. Yıllardır kusursuzluğunu kaybetmeyen bir film.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir