Psikoloji

Psikoloji Tarihinde Kadınlar: Bölüm I

Psikoloji tarihinde kadınlar çoğu bilim alanında olduğu gibi maalesef göz ardı edilmekte. Psikoloji bilimi denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri bile maalesef kadın değil. Oysa tarih psikolojiyi psikoloji yapan onlarca ilham veren kadın araştırmacı ile dolu. Bu yazımda sizlere en az erkekler kadar önemli olan psikoloji tarihindeki kadınlardan bahsedeceğim.

Günümüzdeki psikoloji anlayışını etkileyen onlarca kadın arasından sadece birkaçını da olsa tanıtmak, bilime katkılarını sizlerle paylaşmak istedim. Nasıl hayatlar yaşamışlar, psikoloji bilimine neler katmışlar? Kadınlar için üniversite okumanın bile zorlu olduğu dönemlerde yaşayıp nasıl günümüzde hala kendilerinden bahsettirebiliyorlar? Hepsini beraber inceleyeceğiz. İkinci plana atılmasına gönlümün el vermediği psikoloji tarihindeki kadınları anlatacağım yazım sizlerle.

Marsha Linehan: Diyalektik Davranış Terapisi Kurucusu

psikoloji tarihinde kadınlar

Linehan, Amerikalı bir psikolog ve psikoloji alanında önemli bir yazar ve araştırmacı. Kendisi Washington Üniversitesi’nde profesör ve araştırma direktörü. Aaron Beck ve Marsha Linehan en etkili iki klinik yenilikçi olarak anılmakta. Fakat Beck adından sıkça söz ettirirken Marsha Linehan’ın arka planda kalması sebebiyle kendisine değinmek istedim. 

Linehan gençlik yıllarında şizofreni teşhisi aldı ve yatarak tedavi gördü. Kendisinin yanlış tanı aldığını ve borderline kişilik bozukluğuna sahip olduğunu düşündü. Linehan o zamanlarda tanıları ve tedavi yöntemlerini sorgulamaya ve merak etmeye başlamış. Geleneksel davranışçı terapilerin yanında kabul ve farkındalığın iyileşmesinde büyük rol aldığının farkına varmış. Sonrasında ise bu yöntemi insanlara tanıtmak için ikisini harmanlamak adına kolları sıvadı. 

Psikoloji ile profesyonel çalışırken meditasyona merak salan Linehan, eğitimlerini tamamlayarak zen meditasyonu öğretmeye başladı. 1980’li yıllarda BDT’nin (bilişsel davranışçı terapinin) yeni bir dalgası olarak DDT‘yi (diyalektik davranış terapisi) geliştirdi. DDT, günümüzde özellikle sınırda kişilik bozukluğu tedavisinde kullanılan ve bilimsel kanıt-araştırmalara dayalı bir terapi ekolüdür. Kişinin günlük yaşamını etkileyen olumsuz davranış kalıplarını hedefe alarak bunları kişinin günlük yaşamına uyumlama eylemidir. Aynı zamanda intihar davranışını azaltmada etkisi kanıtlanan tek tedavi yöntemi olması, DDT’nin önemini oldukça arttırıyor.

Anlaşıldığı gibi, Linehan özellikle yakın psikoloji tarihindeki önemli kadın psikologlarından biri. Bir davranışçı terapi ekolünü Budizm’de kullanılan meditatif davranışlarla kombine edip kabul ve farkındalık geliştirmeyi başarması… Şimdiki terapi anlayışına hala yön vermekte olan bu başarılı gözlem göz ardı edilemeyecek seviyede.

Linehan’ın şizofreni teşhisi alması ile başlayıp terapi ekolü kurmakla tamamlanan yolculuğu ise oldukça ilham verici.

Anna Freud: Çocuklarda Psikanaliz

“Psikoloji Tarihinde Kadınlar” adlı derlememde sıradaki isim, psikoloji tarihinde adı en çok bilinen kadınlardan biri olan Anna Freud.
Kendisi çocuk psikolojisinin kurucularından biri olarak kabul edilmekte. Aynı zamanda, hepimizin bildiği gibi “psikolojinin babası” olarak bilinen Sigmund Freud’un kızı. Çocukluğu boyunca babasına hayranlık beslemiş ve onun yolundan yürümek istemiştir. Kendisi de başarılı bir psikanalist ve babasından farklı olarak çocuk psikanalizi üzerinde durmuştur. Fakat Sigmund Freud’un kızı olarak anılmaktan hayatı boyunca kurtulamamış, çalışmalarını babasının gölgesinde sürdürmüştür. Freud dendiği zaman herkesin aklına hala ilk önce babası gelmekte. 

Babasının idealarını geliştirerek bir nevi devam ettiren Anna Freud, aslında çoğunlukla çocuklara yoğunlaşmış, Erik Erikson’dan esinlenmiştir. Günümüzde hala geçerliliğini koruyan savunma mekanizmaları tanımlamaları da kendisine ait. Savunma mekanizmalarımızın egomuzun ve bireysel gelişimimizin ilerlemesine engel olduğu teorisini ortaya koydu. Bu teoriyle örnek aldığı Erikson’u etkilemeyi başardı. Bunun yanı sıra çocuk psikanalizindeki yeriyle de psikoloji bilimine adını yazdırmıştır. Birçok çocuk bakım evinin açılmasında rol oynamıştır.

Freud’un cinsellik, cinsel kimlik ve cinsel yönelim üzerine bütün çalışmalarının üstüne muhtemelen en son isteyeceği şeylerden biriyle karşılaşmıştır. Kızı Anna Freud eşcinsel yönelime sahiptir ve Sigmund Freud, araştırmalarına inancından ve kendinden eminliğinden ötürü kızını “tedavi” etmeyi kafaya koymuştur. Eşcinsellik bir hastalık olmadığından tedavi edilebilecek bir durum değildir. Bu nedenle de Freud’un girişimi başarısızlıkla sonuçlanır. Babası olarak Anna Freud’un eşcinselliğinden ötürü yaşamı boyunca kendini suçlamıştır.

Karen Horney: Feminist Psikanalist

psikoloji tarihinde kadınlar

Honey’in ebeveynlerinin problemleri ve erkek kardeşlerine gösterilen ayrıcalık sebebiyle mutsuz bir çocukluğu vardı. Babasının kız çocuğu olarak evde kalmasını istemesine karşı çıkarak, doktor olma hayalinin peşinden gitti. Almanya’da tıp eğitimini bitiren ilk kadınlardan biri olan Horney, ABD’ye yerleşti ve New York’taki Psikanaliz Enstitüsünde görev aldı. Ardından psikanaliz enstitüsü ile karşıt fikirleri olduğunu fark edip kendi enstitüsünü (Karen Horney Psikanaliz Enstitüsü) kurdu. 

Nevroz, insan gelişimi ve kişilik kuramları üzerine çalışan Horney; ayrıldığı enstitünün savunularına karşı olarak kişiliğin temelinin genetik veya içgüdüsel olmadığını savundu. Onun kuramına göre kişilik birincil olarak sosyal, kültürel ve aile gibi etkenlere bağlıydı. Tek başına, sorunlu veya mutsuz bir çocukluk geçiren kişinin ileride endişe hissetmesi kaçınılmazdı. Temel endişe kavramını tanımlayan Horney, güvensiz hisseden kişilerin manipüle etmek gibi savunma mekanizmaları geliştirebileceğini, nazaran normal insanlar bunu bilinçli yaparken mutsuz çocukların nevrotik kişilik örgütlenmesine yatkınlığından dolayı yaptıklarını fark etmeyeceklerini savundu.

Karen Horney ve nevroz hakkında görüşleri için videoya bakmanızı öneririm.

Psikolojide Freud’un “penis envy” yani penis kıskançlığı kavramı ortaya atıldığından bugüne çok konuşuldu. Horney’in ilk psikanaliz enstitüsü ile fikir ayrılıklarının patlak verdiği kısım işte tam da burası. Freud, kız çocuklarının erkeklerle farklı bir cinsel organa sahip olduklarını fark etmesi sonrası kendilerini eksik hissettiğini, erkeklerin penislerini kıskandıklarını savundu.

Bu fikre hiç de sıcak bakmayan Horney, Freud’a bir karşıt tez çıkardı. Böylelikle adını feminist psikanalist olarak tarihe altın harflerle yazdırdı ve “Womb envy” yani “rahim haseti” kavramı ortaya çıktı. Asıl erkeklerin doğurabilme becerisini kıskandığını ve kendilerini yetersiz hissettiklerini savundu. Kadınların bilim ve sanatta erkekler tarafından arka plana atılma çabasını (ki döneme göre de başarılı olmuştur) yaratıcı konumundaki kadına karşı hissettikleri eksikliklerini kapatmak olarak açıklamıştır.

Kadınları bastırmanın ve seksizmin çıkış noktasını da bir nevi erkeklerin hissettiği aşağılık kompleksine ve yetersizliğe bağlamıştır. Gerçekten araştırıldığında asıl amacının bir cinsiyeti diğerinden üstün sergilemek değil, aksine Freud’un bu cinsiyetçi kuramını ironik bir dille eleştirmek olduğu da aşikar.

Melanie Klein: Oyun Terapisi Kurucusu

psikoloji tarihinde kadınlar

“Psikoloji Tarihinde Kadınlar” adlı derlememde bakışlarımızı bu kez M.W. Calkins’e çeviriyoruz.

Kendisi de ebeveyn olduktan sonra şahsi deneyimlerinden yola çıkarak ebeveyn-çocuk ve çocuk psikolojisine merak salmıştır. Psikanaliz Melanie Klein’dan önce sadece yetişkinler üzerinden incelenebilir bir teoriydi. Kendisi psikanalizi çocuklar üzerinde de uygulanabilir bir hale getirmek için çalışmış. Bunun sonucunda çocuklar üzerinde başarılı psikanaliz teorileri geliştiren ilk kişi olarak bilinmekte. Çalışmalarının başında Freud etkisinde kalmış, ilerledikçe freudyen kuram ile ayrı fikirler de savunmuştur.

Freud’un aksine süperegonun daha erken yaşlarda gelişmeye başladığını öne sürmüş. Nesne ilişkisi kuramını ortaya atan kişi olarak “nesne ilişkisi kuramının annesi” olarak anılmakta. Aynı zamanda oyun terapisinin de kurucusu. Çocukların yetişkinler gibi incelenmesi yerine ilk kez çocukla çocuk olunması gerektiğini, çocukların kompleks araçlarla değil de oyun ve boyama gibi gereçlerle incelenmesinin daha doğru olacağını keşfetmiştir.

Çocuk psikanalizi çalışmalarında ve kendi ebeveynlik sürecindeki gözlemlerinde çocuk psikolojisini çözümlerken çok önemli fikirler paylaşmıştır. İlk olarak sosyal ilişkilerin biyolojik güdülerden daha önemli olduğunu söyleyerek zamanın teorileriyle zıtlaşmıştır. Freud’un baba ve babanın dominantlığını ön planda tuttuğu araştırmalarına anne ve annenin şefkatinin etkisini hatırlatacak cinsten araştırmaları mevcut.

Çalışmalarının çoğunu cinsellik temeline dayandırması da Freud’a katılmadığı bir diğer konu. Klein için öncelik verilmesi gereken faktör cinsel güdülerden önce sosyal ilişkilerdir.

Mary Whiton Calkins: APA’nın İlk Kadın Başkanı

Mary Whiton Calkins

“Psikoloji Tarihinde Kadınlar” adlı derlememde sıradaki isim M.W. Calkins.

Çok erken yaşlarda Yunanca öğrenen ve eğitim veren Calkins, psikoloji bilimine olan ilgisini fark ettikten sonra alan değişikliğine gitmiş. Harvard Üniversitesi’nde psikoloji ve felsefe programlarını tamamlayıp, psikoloji üzerine doktoraya başlamış. Ancak kadın olduğundan dolayı Harvard kendisine doktora vermeyi reddetmiş. Bunun üzerine diplomasının peşini bırakmamış ve kendini kabul ettirmek adına çok daha büyük bir azimle çalışmalarına devam etmiş. Harvard Üniversitesinin yaptığı bu haksızlığa karşın kendisi doktora eğitimini hakkıyla tamamladığından onursal doktorası var kabul edilmekte. Aynı zamanda tarihte bilinen “doktora sahibi ilk kadın psikolog” olarak sayılmakta.

Harvard Üniversitesi’nde olduğu dönemlerde öğrenme psikolojisi üzerine araştırmaları da olmuştur. Yaptığı bir araştırmada katılımcılara bir dizi eşleştirilmiş renk ve rakam gösterip, hangi rengin hangi rakam olduğunu hatırlamalarını istemiştir. Buna” eşleştirilmiş ilişki” demiştir. Hafızayı kullanmak için yapılan bu deneyin sahibi Calkins, yine dönemin cinsiyetçiliğinden dolayı araştırma üzerinde hak sahibi olma konusunda zorluklar yaşamış.

Tüm hayatının cinsiyet ayrımcılığıyla geçmesine rağmen Mary Whiton Calkins hem bilim hem kadın hakları adına muazzam bir başarı olarak APA’nın (American Psychology Assosiaciton) ilk kadın başkanı olmuştur. Hem psikoloji hem felsefe alanında eserler ve araştırmalar yürütmüştür. Yunanca öğrettiği Wellesley Üniversitesine geri dönerek psikoloji eğitimine başlamış ve kadınları da onun gibi pes etmemesi adına motive etmeye hayatı boyunca devam etmiştir. İlk psikoloji laboratuvarını kurmuş ve psikolojinin bilim dalı olarak kabulünün kök salmasına aracı olmuştur.

Sonuç Olarak…

Psikoloji Tarihinde Kadınlar başlıklı yazımı derlerken alandan olmama rağmen, aslında psikoloji tarihinde kadınlar hakkında ne kadar da az şey öğretildiğinin bilincine vardım. Terapi ekollerine katkıları, çocuk psikolojisinde çığır açmaları, zamane şartlarında sadece kadın oldukları için bilimsel çalışma yapmalarına izin verilmemesine rağmen denemekten asla vazgeçmeyen motivasyonları… Çoğunlukla duyduğumuz erkek psikolog ve filozof isimlerinin yanı sıra tarihe adını yazdırmış önemli kadın araştırmacılarının olduğunu görmek umut vaat edici.

Psikoloji tarihindeki kadınlar yazımın ikinci kısmında görüşmek üzere.

Kaynakça

Abrevaya, E. (2003). çocuk psikanalizinde çerçeve. Psikanaliz Yazıları7, 21-36.

O’Connell, A. N. (1980). Karen Horney: Theorist in psychoanalysis and feminine psychology. Psychology of Women Quarterly5(1), 81-93.

Klein, M. (2018). Early stages of the Oedipus conflict. In Female Sexuality (pp. 146-158). Routledge.

Linehan, M. M., Armstrong, H. E., Suarez, A., Allmon, D., & Heard, H. L. (1991). Cognitive-behavioral treatment of chronically parasuicidal borderline patients. Archives of general psychiatry48(12), 1060-1064.

Calkins, M. W. (1930). Mary Whiton Calkins.

Psk. İrem Erdoğan

Merhaba, ben Psikolog İrem Erdoğan. 22 yaşındayım. Kendimi bildim bileli psikoloji alanına duyduğum ilgi sonucu, T.C. Maltepe Üniversitesi’nde Psikoloji (İngilizce) Lisans eğitimi aldım. Onur derecesiyle mezun oldum. Bu dönem içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapi başta olmak üzere birçok eğitim aldım. Şu an ise Okan Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji üzerine yüksek lisans yapmaktayım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir