Liste

Latin Amerika Edebiyatı’nın En Çok Konuşulan 5 Yazarı

“Latin Amerika Edebiyatı” denilince, akla ilk gelen şüphesiz ki büyülü gerçekçilik akımı. Akım her ne kadar kıta edebiyatına içkin görünse de, farklı ülke yazarları da bu türe ait eserler üretmekte. Buna rağmen İspanyolca ve Portekizce yazılan büyülü gerçekçi eserlerin her zaman okura farklı bir tat verdiği de ayrı bir gerçek.

Akımı bir cümle ile açıklamak istersek, Kübalı yazar Alejo Carpentier der ki:

Büyülü gerçekçilik, gerçeğin şeklini bozar ama yazar gerçekçilikten ayrılmaz.

Latin Amerika yazarlarının çoğunun bu akımı tercih sebebi de aslında bu tanımın içinde gizli. Kıtanın politik durumu sebebiyle; diktatör rejimlerin baskısı altında ezilen toplum eleştirilerini gizlemek zorunda kalır. Kişi düşüncelerini ancak mantık dışı gibi görünen olaylar içerisine saklayarak söyler. Bu sebeple kıtanın yazarları için büyülü gerçekçilik biçilmiş bir kaftan gibi görünüyor.

Ancak yaşayan çağdaş yazarlar Latin Amerika’nın sadece büyülü gerçekçilikten ibaret olmadığını kanıtlamak ister. Böylece biraz da üzerlerine yapışan bu gömlekten sıyrılmaya çabalarlar. Bu konuda da oldukça başarılı olan birçok yazar farklı eserlere imza atmıştır. Biz de bu yazımızda son dönemlerde adından sıkça bahsettiren genç kuşak Latin Amerikalı yazarlardan bahsedeceğiz.

Guadalupe Nettel

Latin Amerika Edebiyatı
Latin Amerika Edebiyatı – Guadalupe Nettel

1973 doğumlu Meksikalı yazar Guadalupe Nettel listemizin ilk yazarı. Nettel’in hikaye, roman ve deneme türlerinde yayınlanan toplam 11 adet eseri var. Yazar henüz 17 yaşındayken UNAM edebiyat departmanı tarafından düzenlenen Punto de Partida ödülünü aldı. Böylece edebiyat dünyasına resmi olarak adım attı. Eserleri 17 dile çevrilen ve birçok ödülü olan Guadalupe, aynı zamanda Meksika’nın en köklü kültür dergisi olan Revista de la Universidad de México’nun da editörlüğünü yapmakta.

Zor bir çocukluk geçiren Nettel, küçük yaşlarından beri katarakt dâhil birçok göz problemiyle mücadele ederken aynı zamanda akran zorbalığı görür. Tüm bunlar yazarın kendine kitaplarla çevrili güvenli bir alan oluşturmasını sağlar. Yazarlığa giden yolda, bu yoğun okuma yıllarının etkisi oldukça fazla.

Guadalupe Nettel’in ilk eseri bir öykü kitabı olan ve 1993 yılında yayınlanan Juegos de Artificios. 2007’de, 39 yaşın altındaki en umut verici Latin Amerikalı yazarların listesi Bogota39’da yer alarak dikkatleri üzerine çeker. Bu esnada henüz sadece bir romanı ve öykü kitabı vardır. Ertesi yıl yazdığı Pétalos y Otras Historias Incómodas‘ın İngilizceye çevrilmesiyle yazarımız artık dünya edebiyatına da adım atar. Yayınlandığı tüm ülkelerde okurlar tarafından oldukça ilgi gören kitabın İngilizce adı Bezoar: And Other Unsettling Stories.

Yazarın en beğenilen eserlerinden olan ve dilimize kazandırılan tek kitabı ise El cuerpo en que nací. Eser 2021 yılında Nebula Kitap tarafından İçinde Doğduğum Beden adıyla raflarda yerini aldı. Guadalupe bu eserinde çocukluğundan ilhamla yola çıkar. Kitapta gözünde bir problemle dünyaya gelen kız çocuğu yıllar sonra psikanalist koltuğuna oturur. Bu seanslar esnasındaysa yaşamını etkileyen sağlık sorunlarını, anne ve babasının açık evliliğini, militan öğretmenlerini, özgür cinselliğin hayatı üzerindeki etkilerini anlatır.

Bu romanıyla, “hayatta aldığımız yaraların gizlice, geri dönülemez bir şekilde, hem görünmeyen hem de açık bir şekilde içimizde nasıl tezahür ettiğini keşfeder.” Nettel’in Nebula yayınlarının başarılı bir keşfi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca diğer eserlerinin de en yakın zamanda dilimize kazandırılmasını temenni ediyorum.

Alejandro Zambra

latin amerika edebiyatı
Latin Amerika Edebiyatı – Alejandro Zambra

Sırada eserleri dilimize en çok kazandırılan Latin Amerikalı yazar Alejandro Andrés Zambra Infantas var. Kendisi Şilili şair, öykü yazarı ve romancı. Şiir kitapları hariç yazarın tüm eserleri Notos Kitap tarafından dilimize kazandırıldı. Eserleri Çiğdem Öztürk İspanyolca aslından Türkçe’ye çevirdi. Kitaplar sırasıyla; Bonzai (2006), Ağaçların Özel Hayatı (2006), Eve Dönmenin Yolları (2010), Belgelerim (2014), Soru Kitapçığı (2014), Serbest Kürsü (2019), Okumamak (2022).

1975 doğumlu yazar 2007 yılında Bogota39 listesinde yer aldı. O dönemden bu yana da oldukça büyük bir ilgiyle okurlar tarafından takip edilmekte. Zambra, yazarlık kariyerinin başlangıcını şöyle anlatır:

“Yazar olmayı seçmezdim. Aslında bunu hiç seçmedim, sadece başka şeylerde inkar edilemez derecede daha kötüydüm.”

Eserlerindeki en dikkat çekici ortak nokta anlatıcının bir yazar adayı oluşu ve yazarlık hakkında yazması. Olaylar genellikle bu yazarlık mesleğinin etrafında veya yanı başında ilerler. Zambra aynı zamanda oldukça gerçekçi konular hakkında yazar. Bu özelliğiyle büyülü gerçekçiliğe taban tabana zıt bir yazım üslubu benimser.

Zambra’nın eserlerinde, hepimizin günlük hayatta yaşadığı sıradan olaylar anlatılır. Yazar bu denli gündelik olaylardan büyük bir edebiyat devşirir. Eserlerini bu kadar beğenilir kılan da cümlelerinin sadeliğinden aldığımız bu edebi lezzet diyebiliriz.

Zambra’nın kısa öyküleri ve makaleleri The New Yorker, The Paris Review, McSweeney’s Quarterly Concern, Babelia ve Quimera gibi dergilerde de yer aldı. 10 yıl kadar Santiago’daki Diego Portales Üniversitesi Edebiyat Okulu’nda profesörlük yaptı. Yazar aynı zamanda gazete ve dergiler için edebiyat eleştirileri de kaleme aldı. Her ne kadar öykü ve romanları ile dikkatleri üzerine çekse de kendisi edebiyat hayatına şiirleri ile adım attı. Bu sebeple Notos Kitaptan şiir kitaplarının da çevirilerini büyük bir merakla beklediğimizi buradan iletmiş olalım.

Samanta Schweblin

latin amerika edebiyatı
Latin Amerika Edebiyatı – Samanta Schweblin

Samanta Schweblin, dünya çapında sayısız önemli ödülün sahibi. Eserleri şuana kadar otuzdan fazla dile çevrilerek okuyucularla buluştu. Dünya genelinde oldukça ilgiyle okunan Arjantinli yazarın toplamda iki roman ve üç öykü kitabı var. Bunun yanı sıra The New Yorker, Granta, Harper’s Magazine ve McSweeney’s gibi önemli dergilerde öyküleri yayınlandı. 1978 doğumlu yazarın ilk öykü kitabı 2002 yılında çıktı. Schweblin o tarihten bu yana kendine özgü tarzıyla adından övgüyle bahsettirmekte.

İlk romanı Distancia de Rescate ise 2014 yılında okurlarla buluştu. Kitabın İngilizce adı Fever Dream. Yazar bu kitabıyla İspanya’nın önemli ödüllerinden biri olan Tigre Juan Ödülü’nü kazandı. Aynı zamanda 2017 yılında Man Booker Uluslararası Ödülü finalistleri arasına girdi. Kitap ABD’de 2018 yılının en iyi kitabı seçildi.

Fever Dream Schweblin’in ülkemizde yayınlanan ilk romanı. 2021 yılında Kurtarma Mesafesi ismiyle dilimize kazandırıldı ve oldukça ilgiyle karşılandı. Can Yayınları tarafından basılan kitabı İspanyolca aslından Emrah İmre çevirdi.

Roman oldukça detaylı sahneleri ile adeta okuyucuyu hikayenin içine çekip oraya hapsetmekte. Yazarın Buenos Aires Üniversitesi’nde Ses ve Görüntü Tasarımı eğitimi almış olduğunu da belirtelim. Böylece kitabın nasıl bu kadar sinematografik olduğunu anlamış oluyoruz. Schweblin kitap boyunca okuyucunun tüylerini diken diken ediyor.

Roman ayrıca 2021 yılında Netflix tarafından filme uyarlandı. Filmin yönetmeni Claudia Llosa. Senaryo ise Llosa ile Schweblin’in iş birliği. Kitabı okuduktan sonra filmini de izlemenizi öneririm. Ancak kitabın daha etkileyici olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

Can Yayınları Schweblin’in 2008 yılı yayımlı Pájaros en la boca isimli öykü kitabını da dilimize kazandırdı. Eser, Ağızdaki Kuşlar adıyla okurlarla buluştu. Öyküleri Arjantin ve Güney Amerika’da Fondo Nacional de Las Artes, Haroldo Conti, Casa de las Américas gibi ödüllere layık görülen yazarın öykülerinde de romanlarındaki tekinsizlik duygusu hüküm sürmekte. Bu tekinsizlik duygusunun sizi bir Schweblin fanı yapabileceğini söylemekten ayrıca mutluluk duyarım.

Ricardo Romero

latin amerika edebiyatı
Latin Amerika Edebiyatı – Ricardo Romero

Lemis yayınlarının, Başkanın Odası başlığı ile yayınlamış olduğu eseriyle, hayatımıza yeni giriş yapan bir diğer Latin Amerika yazarımız 1976 doğumlu Ricardo Romero. Arjantinli yazar aynı zamanda edebiyat dergilerinde editörlük de yapmakta.

Romero’nun ilk romanı Ninguna Parte 2003 yılında yayınlandı. Yazar daha sonra bir üçleme yazdı. Bu üçleme yazarın İspanyolca dilinde yazmış olduğu son eserler oldu. Üçleme sırasıyla şu şekildedir:

El síndrome de Rasputín (2008), Los bailarines del fin del mundo (2009), El spleen de los muertos (2012)

Yazar daha sonra İngilizce dilinde kitaplar yazıp yayınlamaya başladı. Bunlardan ilki olan The President’s Room 2015 yılında edebiyat severler ile buluştu. Kitap yayınlandığı dönemde dünya genelinde oldukça beğenildi ve olumlu yorumlar aldı. 2021’de yayınlanan Big Rip adlı kitabı ise yeni tuhaf akımının bir örneği olarak gösterilmekte. Yazarın çalışmaları ayrıca İngilizce, Fransızca, Portekizce ve İtalyanca çevirileriyle okuyucularla buluşuyor.

Dolores Reyes

latin amerika edebiyatı
Latin Amerika Edebiyatı – Dolores Reyes

1978 Buenos Aires doğumlu olan Dolores Reyes, yayınlamış olduğu tek kitabıyla listemize hızlı bir giriş yaptı. Doğduğu şehirde klasik edebiyat eğitimi alan yazar, aslen öğretmenlik yapmakta.

Feminist bir aktivist olan yazarın yayımlanan ilk öykü kitabı Eartheater. Yazar eserini, kadın cinayetlerinin ergen kurbanları Melina Romero ve Araceli Ramos‘un anısına ithaf eder. 2020 yılında yayınlanan eser Arjantin’de büyük tepkilere yol açarak, uzun süre gündem konusu olur.

Yayınlandığı yılın hemen ertesinde Eartheater, Can Yayınları tarafından Toprakyiyen adı altında ülkemizde okuyucuları ile buluştu. Kitabı İspanyolca aslından çeviren Saliha Nilüfer. Listemizdeki diğer yazarlara göre Dolores Reyes, büyülü gerçekçilik akımından çok da uzaklaşamamış. Bu yüzden bir ilk kitap olan Toprakyiyen’de Borges ve Cortazar’dan esintiler de bulabilirsiniz. Çağdaş yazarlar her ne kadar büyülü gerçekçilikten uzak kalmaya çabalasa da, erkek egemen toplumda kadın yazarlar maalesef hala bu akımın sağladığı özgürlükten haklı olarak faydalanmak isteyebilmekte.

Can Yayınları tarafından hazırlanan kitap tanıtımı ise şu şekilde:

Her köşesinden adaletsizlik fışkıran Buenos Aires varoşlarında yaşayan isimsiz kız, dürtülerine uyarak toprak yemeye başlayınca doğaüstü bir yeteneği ortaya çıkar: Toprakla temas edenlere dair gaipten görüntüler görebilmektedir. Kaybettiklerinin izini bulmak isteyen insanlar bahçesine toprak dolu şişeler bırakmaya başlar. Artık Toprakyiyen diye anılacak kız toprağın gizlediği ürpertici sırları çözerken bir yandan da kendi kaderini çizmeye çalışacaktır.

Toprakyiyen’de Dolores Reyes kadın ve çocukların dibe itildiği, şiddetle şekillenen eril dünyanın karanlığına büyülü bir ışık tutuyor.

Duygu Demir

Halkla İlişkiler mezunu bir Grafikerim. Kurumsaldan ayrılmam ile yeni bir alanda kariyer planlaması yaptım ve "anne" oldum. Şuan 3 yaşındaki oğlum ile gündüzleri varoluşsal sancılardan kuleler yaparken, geceleri Kazan için yazıp, çizip, düşünüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir