Sinema

İyi Katiller Sevgilim: Bir Düello Döngüsü

İyi Katiller Sevgilim hakkındaki incelememiz sizlerle.

Öncelikle belirtelim ki, film adı kadar içeriği ile de oldukça ilginç bir yapım. Hikâye, uyumsuz bir karı kocanın kendi içinde yaşadığı sorunları ele almakta. Kan ve gözyaşıyla izlerken bir yandan da güleceğiniz bir proje. İyi Katiller Sevgilim, 2021 yılında dijital platform üzerinden seyirciyle buluştu. Filme dijital yayın öncülerinden biri olan Netflix ile ulaşmak mümkün.

Norveç yapımı olan İyi Katiller Sevgilim‘in yönetmen koltuğunda Tommy Wirkola oturmakta. Wirkola, yönetmenliğin yanı sıra filmin senaryosunu da Nick Ball ile beraber yazmaktalar. Oyuncu kadrosu ise Noomi Rapace, Aksel Hennie, Atle Antonsen’dan oluşuyor. O zaman gelin hep birlikte İyi Katiller Sevgilim‘i inceleyelim!

Kan, Gözyaşı ve Bir O Kadar Komik

İlk olarak filmin adıyla ilgili bir noktaya değinebiliriz. Şöyle ki, filmin orijinal adı I Onde Dager ve Norveç dilinde “kötü günlerde” anlamına geliyor. Fakat Türkçeye İyi Katiller Sevgilim olarak çevrilip  yayınlanmakta. Ne diyelim vardır bir bildikleri.

Filmin hikâyesi ise eşlerin aşklarının zamanla son bulması ve nefretle sonuçlanması üzerine kuruluyor. Bir nevi öfke ve sevginin bütünlüğü sorgulanmakta. Lisa ve Lars arasında yaşanan anlaşmazlıklar, çığ gibi büyüyerek son raddeye varıyor. Evliliklerine öldürücü darbeyi ise Lisa vuruyor. Lisa’nın kocasını aldatması ile kahramanlarımız geri dönülmez bir yola giriyor.

Aslında filmin ilk açılış sekansında yönetmen olan Lars’ın bir karı kocanın aldatma hikâyesini çektiğini görmekteyiz. Böylece izleyiciye bu evlilikte ne gibi sorunlar olduğunun ilk sinyalleri veriliyor. Tabi Lars’ın maddi varlıklarını kendi hatası yüzünden kaybedişi, ikili arasında kopukluğu başlatan ilk etken. Sonrası aldatmacalar ile devam etmekte. Sonuç olarak kahramanlarımız, çareyi birbirlerini yok etmekte buluyor. Bunun için de iki taraf muazzam bir plan hazırlayıp yola koyuluyor.

Başlarına geleceklerden habersiz olan çift, hafta sonunu dağ evinde geçirmek üzere hareket ediyor. Aslında yol boyu sessiz ve ufak atışmalar söz konusu. Bu süreçte izleyici olarak niyetlerinin hiç de iyi olmadıklarını fark etmekteyiz. Tam çifte odaklanmış ve kimin başarılı olacağını düşünürken hikâye sarpa sarıyor. Böylece baştan sona ilginç olaylar serisi ile karşı karşıya kalıyoruz. Anlaşılacağı üzere gerek hikâyesi gerek anlatış tarzıyla dikkatinizi  çekecek olan film, bir hayli sürükleyici.

Ayrıca akış içinde yaşanan hiç beklenmedik sürprizler de sizleri beklemekte. Dolayısıyla “yok artık” diyeceğiniz sahneler ile karşılaşabilirsiniz. Şunu da söylemekte yarar var ki, çoğu sahne oldukça kanlı geçmekte. Bir nevi ev içinde katliam yapılıyor. Haliyle rahatsız edebilecek görüntüler de mevcut. Fakat onca kan ve ölüme karşı trajik komik. Yanlış duymadınız! “Kan ve komedi nasıl oluyor?”, derseniz İyi Katiller Sevgilim, buna en güzel cevap olabilir. Ne diyelim 2 saat boyunca; merakla, gülerek ve biraz da ürpererek izleyeceğiniz kesin. O zaman bizden demesi İyi Katiller Sevgilim‘i izlemekten keyif alacaksınız.

Absürt Olaylar Yumağı

İyi katiller Sevgilim

Aldatma ve maddi kayıplar nedeniyle sessiz bir çatışma yaşayan kahramanlarımız, bu sessizliğe son vermek istiyor. Bir de öldürülen kişi için sigortadan gelen yüklü miktar para da söz konusu. Haliyle bu durumu da hesaba katarsak cinayet kaçınılmaz oluyor. Birbirini öldürmek isteyen çiftimizin, ilişkilerini düzeltmek için dağ evine gidişleri ile olaylar başlıyor. İzleyici olarak kötü bir planları olduğunu anlıyoruz. Yanılıyor muyuz? Yanılmıyorsak ilk hamleyi kim yapacak? İşte bu merak konusu.

Merakımızı ise Lars gideriyor ve ilk hamle ondan geliyor. Böylece amansız bir mücadelenin ortasına düşüyoruz. Lars’a karşı Lara’da boş durmuyor ve kendi planını devreye sokuyor. Bu muhteşem ikili, ne yapsalar da birbirlerine karşı galip gelemiyorlar. Aralarında geçen boğuşma sahneleri de bir hayli acı ve dehşet verici. Yine son boğuşma sırasında tavana gelen kurşun, hikâyeyi bambaşka bir noktaya taşıyor.  

Kim çatıda onları üç adet azılı bir mahkûmun beklediğini söyleyebilirdi ki. Seyirci olarak bizler de mahkûmlar gibi gökten düşmüşçesine şaşırıyoruz. İşte tam da burada absürt olaylar dönmeye başlıyor. Böylece film, bir karı kocanın birbirlerine olan nefretlerinden yeniden sevgi yaratıyor. Nasıl mı? Azılı ve korkunç bu üç mahkûm, Lara ve Lars’ı esir alıp para koparmaya çalıştıkça olaylar derinleşiyor. Çeşitli işkence ve cinsel saldırı girişimleri arasında kahramanlarımız birbirlerine bağlanıyor. Böylece tüm nefretlerini mahkûmlara yöneltiyorlar.

Birbirlerini öldürmek için delice saldıran Lara ve Lars, bu sefer tüm zorluklara karşı koyuyorlar. Yeri gelmişken Lars’ın babasına da değinmek gerekiyor. Hayatının son demlerini huzurevinde geçiren Mikkel, rahat bir şekilde ölmeyi kendine yediremiyor. Bir nevi rahatlık ve yaşlılıktan bir hayli şikâyetçi. Lara ve Lars’ın başına gelen olaylar, tam da onun aradığı türden bir macerayı tetikliyor. Böylece baba da hikâyenin sonuna doğru ekleniyor. Daha önce de dediğimiz gibi rahatsız edici görüntüler bir hayli fazla. İşlenen onca boğuşma ve cinayet arasında oldukça kanlı sahneler yaşanıyor. Mahkûmların yaratıcı öldürme şekilleriyle dikkat çektiklerini de söyleyebiliriz. Tabii tüm bu akışın içinde ufak dokunuşlarla tebessüm ettiren birçok anlara da yer verilmekte.

Kurgusal Bütünlük ve Akıcı Bir İlerleyiş

iyi katiller sevgilim

Gelelim, teknik açıdan filmi ele almaya. İyi Katiller Sevgilim de hikâye boyunca birçok çatışma ve boğuşma yaşanıyor. Görüntü açısından da bu çatışmalar oldukça başarılı bir şekilde bizlere aktarılmakta. Bu sayede olaylar, her detayıyla seyirciye de yaşatılıyor. Filmin çoğu sahnelerinin kan revan içinde geçmesi ve fazla göze sokulmadan aktarılması da takdir edilesi bir durum. Tabii söz konusu sahneler bazı izleyiciler için rahatsız edici bulunabilir. Her zamanki gibi tercih yine sizlerin.

Bir diğer mesele ise kurgusal bütünlük. Yönetmen, hikâyeyi filmin ortalarına kadar tek yönde ilerletiyor. Fakat bir yerde bu gidişi kesip atıyor. Hapishaneden kaçan mahkumların filme dâhil oluşu ile kurguda gelgitler başlıyor. Peşi sıra Lars’ın babasının da gelişi izleyici olarak bizleri şaşırtmakta. Neden ve nasıl olduğunu ise yine flashbackler ile anlıyoruz.

Böylece her karakterin o dağ evinde oluşları, gayet net bir şekilde bizlere anlatılıyor. Üstelik bu kurgusal teknik, öyle yerinde ve dozunda kullanılıyor ki tüm sorular başarılı bir şekilde gideriliyor. Dolayısıyla akış olarak gayet rahat ve net bir ilerleme sağlanıyor. Bu nedenle post-production ekibini de tebrik etmek gerekir. Aynı zamanda yapım, Norveç sineması için de farklı bir bakış açısı getirmekte. İyi Katiller Sevgilim ile bir nevi Norveç sinemasına ilginin artacağını söyleyebiliriz.

Oyunculuk meselesi de ayrı bir kutlamayı hak ediyor. Cast olarak hem bu kadar nötr hem de bu kadar etkileyici ekip kurulması, projeyi üst noktaya taşıyor. Lisa’ya hayat veren Noomi Rapace ve Lars’ı canlandıran Aksel Harrie’nin uyumu takdire şayan. Birbirlerine karşı hem bu kadar sevgisiz hem de koruyucu olmaları ayrı bir yetenek konusu. Sergiledikleri performans ile bu iki duyguyu birleştirmeleri gerçekten harika.

Bir diğer üçlü kadro ise tabi ki mahkûmlar ekibi. İçlerinde barındırdığı açlık ve şiddet duygusunu oldukça başarılı bir şekilde sergiliyorlar. Baba Mikkel rolünü canlandıran Nils Ole Oftebro’nun oyunculuğuna da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Oftebro, filmin çok az sahnesinde görülse de  son derece komik ve etkiletici bir performans sunmakta. Sonuç olarak tüm oyuncular, filmin ritmine kapılmış durumda.

(Yazının devamım filmin sonu hakkında -spoiler- içermektedir.)

Sürükleyici Kara Mizah Örneği

iyi katiller sevgilim

Bu arada filmin kapanışına doğru şaşırtıcı bir gelişme de sizleri bekliyor. Nasıl mı? Kahramanlarımız, başlarına gelen bu olayları medyaya farklı bir şekilde yansıtıyor. Dâhiyane plan sayesinde Lara ve Lars’ın adeta talihleri dönüyor. Böylece çiftimiz tüm ülkede kahraman ilan ediliyor. Bu sayede de inanılmaz para ve şöhret elde ediyorlar.

İyi Katiller Sevgilim, krizi fırsata çevirmekte en zirve örnek olabilir. Tam bir nasıl başladı, nasıl bitti? hikayesi de diyebiliriz. Atmosfer olarak da Norveç’in sessiz, gri tonlu havası kısmen yansıtılmakta. Fakat diğer yandan oldukça sıcak bir aura da söz konusu.

Ayrıca filmi, tür olarak da sabit bir noktaya oturtamayabilirsiniz. Neden mi? Çünkü içinde oldukça fazla aksiyon, gerilim ve bir o kadar da komedinin olması yanıltabiliyor. Adeta hepsi bir yumak halinde önümüze atılıyor. Belki de “tek bir anlatım türü yoktur” mesajı da veriliyor olabilir. Eğer böyle bir ileti varsa gayet başarılı olmuş bizden söylemesi. Yani kan ve komediyi tek bünyede buluşturmak her açıdan zordur muhakkak. Fakat filmde bu zorluklar, kolayca aşılmış durumda. Bu nedenle yönetmen, senarist ve teknik ekibi böylesine her açıdan uyumlu bir film yaptıkları için tebrik edebiliriz. Emin olun izleyince hak vereceksiniz.

Özetle; gerek oyunculuklar gerek hikâye ve teknik başarı açısından önceki yazılarımda incelemeye aldığım filmler gibi bu yapımda izlenmeye değer filmler arasında. Keyifli ve gerilim dolu vakit geçirmek isteyen herkes için pişman olunmayacak bir tercih.  O zaman ne diyelim! Her zamanki gibi son söz sizlerin. İyi seyirler.

Kübra Aktürk

1994 yılında Ordu'da doğdum. Üniversiteye kadar olan eğitimimi, Ünye'de tamamladıktan sonra 2012 yılında Ankara Üniversitesi Sinema Radyo Televizyon bölümünü kazandım. Öğrenim hayatım boyunca çeşitli eğitimler ve etkinlikler yoluyla kendimi geliştirmeye çalıştım. Gönüllü olarak "Beni Affet" dizisinde sanat asistanı olarak yer aldım. 2017 senesinde bölümümü bitirdikten sonra Tarih bölümünü de okuyarak eğitim sürecimi tamamladım. Radyo sunuculuğu, içerik yazarlığı gibi birçok çalışmalarda bulundum. Şu anda da dizi-film projelerinde reji asistanlığı yapmakta ve sinema üzerine içerikler yazmaktayım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir