Sinema

House of the Dragon: 3. ve 4. Bölüm İncelemesi

House of the Dragon, dünyada büyük bir hayran kitlesi ile seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Game of Thrones seyircisi dışında, seriyi izlemeden House of the Dragon izleyen de çok fazla seyirci var. Ben de meraklı okurlar için belirteyim. House of the Dragon’u izlemek için Game of Thrones’u izlemiş olmanıza gerek yok.

Dizi bağımsız başka bir hikâyeyi konu alıyor. O yüzden rahatlıkla izleyebilirsiniz. Dizinin bu yazıda inceleyeceğim üçüncü ve dördüncü bölümünden sonra artık tam anlamıyla olayların içine dalmış bulunmaktayız. Serinin 1. ve 2. bölüm incelemesini ise buradan okuyabilirsiniz.

House of the Dragon: Second of His Name

house of the dragon

House of the Dragon’un üçüncü bölümünde bizi yine bir üç yıllık bir zaman atlaması karşılıyor. Alicent’ın bir çocuğu olmuş aynı zamanda da ikinci çocuğuna hamile olarak görüyoruz kendisini. Bu bölümde kral, oğlunun ikinci yaşını kutlamak için bir av turnuvası düzenliyor.

Kral, Alicent ile olan oğlunun ismini Aegon koyuyor. Bölümün ismi olan isminin ikincisi de buradan geliyor. İsmi Targaryen ailesinin en ünlü hükümdarı olan Fatih Aegon’dan geliyor. Kral, sonunda rüyalarında gördüğü o erkek evlada kavuşmuş oluyor.

Tüm kraliyet ve soylu aileler Kralın Şehrinden ayrılıp av için ormana gidiyor. Biz de Game of Thrones’dan bildiğimiz bu av turnuvalarının görkemli halini izlemiş olduk. Daha önce Robert Baratheon’un yeterli bütçe bulup yapamadığı turnuvanın iyi, varlıklı bir kral tarafından nasıl yapılacağını izlemiş olduk. Viserys, her ne kadar varis adayı olarak hala Rhaenyra’yı görse de bir erkek varisi olması bir anda varis dedikoduları çıkmasına sebep oluyor.

Aynı zamanda bölümün merkezine oturan bir diğer mesele ise Rhaenyra’nın kiminle evleneceği meselesi. Rhaenyra, çocukluk arkadaşının babası ile evlenip bir de erkek çocuğu doğurmasıyla kendisini dışlanmış hissediyor. Aynı zamanda evlenme konusunda da bir isteği de yok. Ava giderken kralın ava dahil olmasını istemesine, domuzların öldürülürken çocuk gibi ses çıkarmalarından rahatsız olduğunu söyleyerek ava katılmayacağını belirtiyor.

Av için gidilen ormanda, herkesin Rhaenyra’nın varislikten azledileceğini düşündüğünü fark ediyoruz. Ne de olsa kral eksik olan erkek evlada kavuştu artık kız evladını varis olarak açıklamak zorunda değil. Rhaenyra için uygun görülen eş adaylarından biri de Lord Jason Lannister’dı. Rhaenyra bu eşleşmenin yapılmış olmasından rahatsız oluyor.

Babasıyla olan kavgasında da bu geçtiğimiz üç yıl boyunca aralarının ne kadar açılmış olduğunu anlayabiliyoruz. Rhaenyra, babasının onu hala varisi olarak gördüğünü bilse de insanların ona karşı bakışının değiştiğinin farkında. Herkes kralın, ilk erkek evladı olan Prens Aegon’u varis olarak ilan etmesini bekliyor.

Kehanetler ve Savaş

house of the dragon

Game of Thrones’dan alışkın olduğumuz kehanetler House of the Dragon’da da önemini koruyor. İlk bölümde kralın kızına açıkladığı Aegon’un kehaneti ile bu bölümde ormanın kralı olarak görülen beyaz geyik kehaneti olayların gidişatını izlemek adına güzel tahminler sunuyor. Fatih Aegon’un kehanetini zaten Buz ve Ateşin şarkısı olarak izledik.

Buradaki beyaz geyik kehaneti de beyaz geyiğin gerçek hükümdara gözükeceği yönündeydi. Beyaz geyiğin temsiliyeti iki yaşına basan Prens Aegon için geçerli görünürken, beyaz geyik kendini Prenses Rhaenyra’ya gösterdi. Prenses de onu öldürmek yerine sadece bakıştı ve yoluna devam etti. Bu sahneye dizinin devamı için de önemli bir sahne diyebiliriz .

Bu bölümde sembolik anlam taşıyan bir diğer sahne ise Prenses Rhaenyra’nın üzerine atılan bir domuzu tereddüt etmeden defalarca bıçaklayarak öldürmesiydi. Bu sahnede aslında Rhaenyra’nın çocuk gibi ses çıkarıyorlar dediği domuzu, belki de şu an hayatını tepetaklak eden bir çocuk olan Aegon’un hırsıyla öldürüşünü izliyoruz.

Diğer tarafta da kralın alelade bir geyiği öldüremeyişini izliyoruz. Kralın bu başarısızlığı tüm diyar tarafından görülüyor. Artık kralın yeterli güçte olmadığını, yakında saltanatının biteceği de tüm diyar tarafından görülmüş oluyor. 

Bölümün sonunda ise Prens Daemon’ın Yengeç Besleyen ile olan savaşını izliyoruz. Matt Smith’in oyunculuğunu galiba her yazımda öveceğim. Diyalog olmadan bile bölümün en iyi oyunculuğunu sergiliyor. Gerçek bir yıldız. Savaşın iyi gitmediğini bölümün başında öğrenmiştik. Abisinden gelen yardım karşısında Daemon’ın öfkesi ona dair çok şey anlatıyor. Kendi başına kazanmak istediği savaşa yardım gelmesi onu iyice körüklüyor.

Dizinin savaş sahnelerinde hepimizin fark ettiği birkaç aşırı sahne olsa da Daemon’ın kişiliğini daha iyi anlamak adına gerekli bir aks olduğunu düşünüyorum. Prens’in Yengeç Besleyen’in vücudunun yarısı ile kanlar içinde geldiği sahnede aklımıza bölümün yarısında domuz öldürdükten sonra kanlar içinde kampa gelen Rhaenyra geliyor. Bu ikilinin şimdiden birbirlerine ne kadar benzediğini fark etmemek mümkün değil.

House of the Dragon: King of Narrow Sea

house of the dragon inceleme

Kişisel görüşümle başlamak gerekirse dördüncü bölüm olan King of Narrow Sea, House of the Dragon’ın en iyi bölümlerinden biriydi. Karakterler arasındaki ilişkileri, ihtirası çok iyi bir şekilde işleyen bir bölümdü. Bölümün başında Rhaenyra’yı taliplerini elerken izliyoruz. Bir yandan da Daemon’un ona hediye ettiği kolyeye dokunurken görüyoruz. Bu sahne ile Rhaenyra’nın aklının kimde olduğunu da anlamış oluyoruz. Rhaenyra’nın evliliğe bu kadar kötücül yaklaşımın en büyük sebebi özgürlüğünü korumak istemesi. Bunu zaten bölümün devamında daha iyi anlıyoruz. 

Daemon’ın yeni saçları ve tacı ile kralın yanına gelişiyle onun Dar Denizin Kralı olduğunu öğreniyoruz. Viserys yine kardeşine olan sevgisini gösteriyor. Onu kabul ediyor. Aileyi hep beraber bahçede gördüğümüz sahnede Kraliçe Alicent’ın üzerindeki elbise dikkat çekiciydi. Çünkü siyah ve kırmızı renkte bir elbise giyiyordu. Targaryen’leri temsil eden bu renklerle Alicent onlardan biri olarak hissettiğini bize gösteriyor. Fakat duvar halısı bakma teklifinin dalga geçilmesi ile aslında ne kadar Targaryen olamayacağını da göstermiş oluyor. 

Prenses’in Daemon ile çıktığı gece gerek ses gerek de görüntü tasarımları ile müthiş çekilmiş bir sahne izliyoruz. Öncelikle biz seyirci olarak King’s Landing’in gece hayatını ilk defa bu kadar yakından görmüş oluyoruz. Daemon, Rhaenyra’ya sadece şehri değil, varis konusunda halkın düşüncelerini göstermiş oluyor. Rhaenyra mest olmuş bir şekilde sokaklarda gezerken, Daemon onu bir geneleve götürüyor. Bu sahnede Rhaenyra’nın saçlarını açması ile aslında ikisinin de kim olduğu bilinsin istiyor. Yani ikisinin buraya gelip yakınlaşmasının sarayda duyulacağını planlıyor diyebiliriz.

Rhaenyra, Daemon’ın onu bırakıp gitmesinden sonra saraya gidiyor. Criston Cole ile sevişiyor. Böylece saray için hareketli bir sabaha uyanıyoruz. El olan Otto Hightower, Prenses’in şehirde Daemon ile yakınlaşırken görüldüğünü yetiştiriyor.

Burada asıl önemli olan sahne Alicent’ın bunu duyduğundaki siniriydi. Rhaenyra bir şey yaşamadığı konusunda yemin edene kadar Alicent, Rhaenyra’ya aşırı öfkeliydi. Bu sahnede biz sana ne kısmetler ayarladık. Tüm planlar boşa gitti gibi bir sinir gösterse de asıl sinirinin sebebi Rhaenyra’nın özgürlüğü, kendisinin ise esaretiydi. 

Olayların Başlangıcı

house of the dragon

Bu bölüm, diğer üç hazırlık bölümünden sonra olayların artık yavaş yavaş başladığı bölüm olarak adlandırılabilir. Üç bölüm boyunca karakterleri tanıma, motivasyonlarını anlama kısmı bu bölümle beraber biraz daha olayların içinde karakterleri görme tarafına doğru eğiliyor. Rhaenyra’nın da bu ilişkisi, Alicent’a söylediği yalan gibi sahneler ile onun da karanlık tarafını görmüş oluyoruz. Karakter derinliklerini görmek adına çok iyi yazılmış bir bölümdü.

Daemon’ın Rhaenyra’ya evlilik ile söylediği şeyler Rhaenyra’nın evliliğe olan bakışını da değiştiriyor. Hem evli olup halka ve babasına karşı sorumluluğunu yerine getirip hem de özgür olabileceğini fark ediyor. Böylece de kendisi için ve ailesi için iyi bir aday olan Prens Laenor Velaryon ile evlenmeyi kabul ediyor. Bu kabul sahnesinde Rhaenyra, oyununu çok iyi bir şekilde oynuyor ve krala ben görevimi yapıp evlenirim sen de görevini yapıp El’ini yani Otto Hightower’ı kov diyor. Böylece Rhaneyra’nın da istediği olmuş oluyor. 

Viserys, Daemon’a bu dedikodu yüzünden öfkesini kusarken Daemon’ın aralarında bir şey geçmediğini söylememesi de gözlerden kaçmıyor. Daemon, Viserys’den Rhaenyra’yı kendisi ile evlendirmesini istediğini söylüyor. Viserys’i daha da fazla öfkelendiren bu istek ile Kral tekrardan Daemon’ı şehirden kovuyor. Kral kızının her ne kadar asla bir şey yaşamadık demesine inanırmış gibi görünse de istenmeyen hamilelikleri gidermek için içilen çayı kızının odasına göndererek neye inandığını göstermiş oluyor. 

House of the Dragon’u bu denli başarılı yapan şeylerden biri hem senaryo matematiğinin hem de sahne tasarımlarının çok iyi bir şekilde yapılması. Bir sahne tasarlanırken en küçük detaylar bile iyi bir şekilde planlanıyor. Detaylar hikâyenin ilerisi için önemli bir ipucu oluyor. Aynı zamanda oyuncuların başarısına da değinmeden geçemeyeceğim. Alicent’ı oynayan oyuncu dışında diğer oyuncular müthiş bir başarı sergiliyor. 

Tuğçe Kozak Arman

Merhaba, ben Tuğçe Kozak Arman. Mühendislik eğitimimi tamamladıktan sonra, gönül verdiğim sinema eğitimimi almak için Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne başladım. Hali hazırda eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda okuduğum kitaplarla ilgili sohbet ettiğim bir YouTube kanalım var. Onun dışında da çeşitli projelerde senaryo yazarlığı yapıyorum ve yayına hazırladığım kitabım var. Sinemadan bahsedecek olursak, benim de yolumu ustalar çizdi. Alfred Hitchcock, Kubrick ve Kieslowski favori yönetmenlerim. Favori filmim ise yıllardır hiç değişmedi. O da Hitchcock’un Psycho’su. Yıllardır kusursuzluğunu kaybetmeyen bir film.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir