Dizi Önerisi: See

Dizi önerisi köşemiz See ile devam ediyor.

7,6 IMDB notuna sahip dizi günümüzden çok uzakta, dünyanın bambaşka bir hali ile karşımıza çıkıyor. Dengelerin tersine döndüğü, görme yetisine sahip olmayanların krallık kurduğu bir dünya.

1 Kasım 2019 tarihinde Apple TV+’de seyirci ile buluşan; “Genie En iyi Senaryo Ödülü”, “Christopher Award for Feature Films”,”En İyi Film Senaryosu” dalında Edgar ve Britanya Film Ödüllerinin sahibi Steven Knight’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, başrollerini de Jason Mamoa, Sylvia Hoeks ve Hera Hilmar’ın paylaştığı dizi; 3 sezon, 17 bölümünü seyircisinin beğenisine sundu.

Dizide yer alan oyuncu kadrosu da oldukça renkli… Bu isimlerden bazıları da şöyle: Christian Camargo(Tamacti Jun), Archie Madekwe(Kofun), Nesta Cooper(Haniwa), Yadira Guevara-Prip(Bow Lion), Alfre Woodard(Paris), Eden Eptein(Wren), Tom Mison(Lord Harlan), Dave Bautista(Edo Voss).

“Hayat bazen zordur ama görmüyorsanız daha da zor” tabusunu tamamen yıkan, hatta ve hatta görenler için cehennem bir dünyada yaşadığınızı düşündünüz mü hiç? İşte tam olarak böyle bir dünya See.

Gelin, şimdi hep beraber dizi önerisi olarak sunduğumuz bu yapımın konusuna yakından bakalım.

Diziye Genel Bakış

Görenlerin adeta büyücü ilan edildiği; görme yetisinin, dünyayı bu hale getirdiğini düşünen yeni bir dünya. Kitabın, yazının ne olduğunu bilmeyen bir neslin Braille Alfabesini düğümlere aktarıp haberleştiği bir dünyayı resmediyor dizi.

Görmeden yaptıkları, inşa ettikleri evler, görmeden koku duyusu kullanarak yön bulmaları oldukça etkileyici… Bizim gören gözlerimizle yapamadıklarımızı, görmeden yapabildiklerini görünce “Hadi canım”, “Nasıl ya?”, “Yok artık, daha neler?” demeden edemeyeceğiniz bir dizi.

Sylivia Hoeks’in; Kraliçe Kane rolüne büründüğü ve rolünü adeta yaşadığı; o muhteşem repliklere, verdiği tepkilere hayran kalıp aynı zamanda diziden çıkması için dua edeceğiniz sahnelere hazır olun. Rolünü o kadar güzel oynuyor ki ben şahsen en içten tebriklerimi iletiyorum.

Maghra rolü ile karşımıza çıkan Hera Hilmar ve sevgili eşi rolünde kalbimize taht kuran Baba Voss yani Jason Mamoa harika bir ikili olmuşlar. Aile sevgisini ilk kez birbirlerinde gören ve yaşayan bu çift için aşılamaz engel yok.

Baba Voss sevgili eşi Maghra’ya çok aşık, öyle aşık ki başkasından hamile olduğunu bilmesine rağmen bir kez bile bunu dile getirmemiş. Eşinin kalbinde en ufak bir yara bırakmamış ve görme yetisine sahip o çocukları; kendi çocuğuymuşçasına bağrına basmış.

Biraz Daha Yakından Bakalım…

Tabii anne-baba görmüyor, çocuklar görüyorken dünya o kadar da kolay değilmiş. Jerlamarel rolü ile karşımıza çıkan Joshua Henry’nin, adeta bir denizci havasında her limanda “Gören Bir Bebek” dünyaya getirme çabasından doğan bir krallık.

Çok büyük hayallerle çıktığı bu yolda kendisine faydası dokun-a-masa da, günümüz dünyasını yakalamak için bir başlangıç. Nüfusunun çok yüksek çoğunluğunun görmediği bir dünyada gören çocuklardan bir krallık kurmaya çalışmak aslında çok akıllıca bir fikir.

Yanlış olanı ise babalık etmek yerine, evlat sevgisi göstermek yerine bazı çocuklarını kendi çıkarları için feda etmek. İnsan evladının saçının teline zarar gelsin ister mi? İsterse iyi ebeveyn olur mu? Bu soruların cevabını hepimiz gayet tabii biliyoruz.

Jerlamarel kurmaya çalıştığı bu krallık için o kadar çok çaba göstermiş. Görme yetisine sahip çocuklar için koca bir kutu ayarlamış. İçine büyüme yolculuklarında onlara eşlik edecek kitaplar, bazı materyaller, belirli bir yaşa geldiklerinde nereye gidip neler yapacaklarını anlatan haritalar koymuş ve sırra kadem basmış.

Böylelikle Kofun ve Haniwa’yı yeni dünyaya hazırlamak için elinden geleni yaptığını düşünmüş. Çocuklar da öyle azimli çıkmışlar ki başlarında bir öğretmenleri olmadan okuma yazmayı sökmüşler. İyi bir ilerleme kaydetmişler yani.

Ya Sonra?

Çocuklar büyümüşler ve yeni dünyaya attıkları her adımda yeni şeyler öğrenirken bir yandan da görme yetisine sahip olmayan ebeveynlerine yoldaşlık etmişler. Bu yeni dünyada yaşamak bir hayli zor ve tehlikeli iken, çocukların bazı başına buyruk halleri birçok problemi de beraberinde getirmiş.

Baba Voss ve Maghra evlatları için birçok fedakarlıkta bulunmuş. Hatta tükürdüklerini yalamak zorunda bile kalmışlar. Ama anne-baba olmak zaten fedakârlık gerektirmez mi?

Christian Camargo, dizide Tamacti Jun’a hayat veriyor. Yani kötü adam rolü ile karşımıza çıkıyor. Ama bazen zorunda olduğumuz için bazen de kurallara uymak için kötülük yaparız. Aslımız iyi olsa bile. Bence Tamacti Jun çok iyi bir adam. Sadece Kraliçe’nin en iyi hizmetkarlarından, o tam bir Cadıbulan.

Cadıbulan demek görme yetisine sahip çocukları bulan kişi demek. Tamacti Jun’un büyük bir ekibi var ve Cadıları yani görme yetisine sahip çocukları bulmak için Kraliçe Kane tarafından görevlendirilmiş. Uzun yılları Baba Voss’u ve görme yetisine sahip çocuklarını arıyor. Ancak Baba Voss her defasında Tamacti Jun’dan kaçmayı başarıyor. Bu Saldır-Kaç bile çok heyecanlı.

Yine bir saldırı esnasında Maghra Tamacti Jun’a yakalanıyor ve büyük bir gizem çözülüyor. O andan itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Hayat hem kendisi hem de çocukları için bambaşka bir yöne evriliyor.

Çocuklar hem görüyorlar hem de çok toylar. Öğrenecek çok şeyleri var ve hata yapmaya çok meyilliler. Bu bile başlı başına işlerin karışmasına yetiyor. Kofun ve Haniwa yaptığı hatalardan ders çıkarmayı acilen öğrenmeli ve akıllı adımlar atmalı.

Kane çok kurnaz bir kadın. Kendi kalesine ihanet edip suçu Edo Woss’a atmasından tutun, kendini korumaya almak için Lord Harlan’ın kalesine sığınmasına kadar yaptığı her şeyin altından bir bit yeniği çıkıyor.

Anlayacağınız, dizi önerisi olarak sunduğumuz bu kurgu tam da izlemeyi reddetmeyeceğiniz türden.. Dram, bilim-kurgu, aksiyon ve macera arıyorsanız bu dizi önerisi sizin epeyce ilginizi çekecek.

Şimdiden iyi seyirler dilerim…