ÖNERİ

Dizi Önerisi: Kadim Uygarlıklar

Dizi önerisi demek ne kadar doğru olur bilemiyorum ama bu hafta size belgesel türünden bir öneride bulunmak istiyoruz. Bu yıl Netflix’in yayınladığı belgesel serisi olan Kadim Uygarlıklar‘ı konuşacağız bugün çok kısa.

Gazeteci Graham Hancock’un yapmış olduğu araştırmalar sonrası tarihin akışı ile ilgili kişisel kuramlarını içeren bir seri Kadim Uygarlıklar. Anlatıların büyük bir kısmının Hancock’ın kuramları olduğunun özellikle altını çizmek gerekir. Çünkü seri boyunca aktarılan bilgilerin çoğu bilimsel olarak bir kanıta dayanmamakta.

Hancock da bunu akademi dünyasının kibrine ve savundukları bilgilerin sarsılacağı endişesi ile yeni buluşlardan çekinmesine bağlıyor. O sebeple bahsettiği çoğu yapının keşfi tamamlanmamış hatta kimisi toplumca hiç duyulmamış.

Peki Kim Bu Graham Hancock?

Kendisi İngiliz gazeteci ve yazar. Araştırmaları ışığında yazdığı kitaplar çok satanlar listesinde olsa bile akademik dünyaca küçük görülmekte. Hatta Hancock seri boyunca bu eleştirileri kendi ağzından da anlatıyor. Arama motorunuzda biraz araştırma yaptıktan sonra siz de bu tarz eleştirel biyografi tanımlarına denk gelebilirsiniz.

“Akademisyenler, Hancock’un teorilerini kanıttan yoksun ve sözde tarih ve sözde arkeoloji olmakla, akademik akran incelemesinden geçmemek ve akademik dergiler dışında yayınlamakla eleştiriyor.

Ancak Hancock kendisini şöyle tanımlıyor:

“Wikipedia’da ismimi aratırsanız hakkımda “sahte arkeolog” yada “sahte bilim insanı yazdığını görürsünüz. Bu bana çok saçma geliyor. Bir yunus ne kadar sahte balıksa ben de o kadar sahte bilim insanıyım. Ben araştırmacı gazeteciyim. Benim işim, gerçek hikayeyi araştırmak.”

Kadim Uygarlıklar Nelerden Bahsediyor?

Seri toplamda 8 bölümden oluşmakta. Bu yüzden başlıkta kendisinden dizi önerisi olarak bahsettim. Bölümlerin her birinde, insanlık tarihinin kanıtlanandan daha eski olabileceğine dair ipuçları veren yapılardan bahsediliyor.

Bunlar; Endonezya’da Gunung Padang, Meksika’da Cholula Piramidi, Texcotzingo ve Xochicalco, Malta’da Ggantija, Ghar Dalam mağarası ve Mnajdra tapınağı, Bahamalar’da Bimini Yolu, Türkiye’de Göbeklitepe, Karahantepe, Derinkuyu ve Kaymaklı, Amerika’da Poverty Point, Serpent mound ve Channeled Scablands.

GöbekliTepe

Hancock’un kuramı, bu yapıların avcı-toplayıcı toplumlarla beraber aynı dönemde yaşayan medeni bir topluluk tarafından veya onların önderliğinde yapıldığı. Bu kuramının en önemli dayanaklarından biri de mitler.

Hatırlarsanız Jung da mitolojinin kolektif bilinçaltı tarafından oluşturulduğunu iddia etmiş ve onlara arketip adını vermişti. Hancock da benzer düşüncede olacak ki araştırma yaptığı ülkelerin ilk toplumlarının mitolojilerini araştırmış. Sonucunda da ortak bir hikâyeye ulaşmış: Büyük Sel Tufanı.

Hancock arkeologların mitleri göz ardı ettiğini, önemini yadsıdığını belirtiyor. Mitler hakkında siz ne düşünürsünüz bilemiyorum ancak Joseph Campbell’ın mitlerle ilgili güzel bir tanımlaması vardır:

Mitoloji yalan değil, mitoloji şiirdir, mecazidir. Mitoloji sondan bir önceki gerçektir, diye çok güzel bir laf vardır – sondan bir öncekidir çünkü sonuncu ve nihai gerçek sözlere dökülemez. Sözlerin, imgelerin, Budizmin Oluş Çarkının çerçevesinin sınırlarının ötesindedir. Mitoloji zihni bu çerçevenin dışına, bilinebilenin ama anlatılamayanın olduğu yere çıkarır. Sondan önceki gerçek budur.

Kanıtlanmayan Her Fikir Sahte midir?

Hancock’un anlattıklarının yüzde yüz doğru olup olmadığına odaklanmadan, alternatif bir fikri bu denli iyi bir yapımla izlemek benim açımdan güzeldi. Ayrıca anlatılan yapıların canlandırma görselleri oldukça başarılı. Seyri keyifli bir seri.

Akademinin yaptığı gibi bilimsel olarak kanıtlanmamış konular hakkında alternatif fikirlerle dalga geçip aşağılamak yerine, belki de karşımızdaki kişinin bir gazeteci olduğunu ve yapması gerekeni yaparak insanlara farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçladığını kabul etmek daha doğru olacaktır.

Hafta sonu için dizi önerisi arayışındaysanız bence Kadim Uygarlıklar‘a şans verebilirsiniz. Hatta bu seri ile sınırlı kalmayarak tarihin loş koridorlarında gezinip, bahsi geçen yapılar ile ilgili ufak bir araştırma yapmak bile isteyebilirsiniz. Sonuçta tarih asla tek bir kaynaktan öğrenilemeyecek kadar derin ve sisli bir kuyu. Şimdiden iyi seyirler.

Duygu Demir

Halkla İlişkiler mezunu bir Grafikerim. Kurumsaldan ayrılmam ile yeni bir alanda kariyer planlaması yaptım ve "anne" oldum. Şuan 3 yaşındaki oğlum ile gündüzleri varoluşsal sancılardan kuleler yaparken, geceleri Kazan için yazıp, çizip, düşünüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir