Edebiyat

Cadının Yüreği: Mitoloji, Evlat ve Dünyanın Sonu

Cadının Yüreği hakkındaki incelememiz sizlerle. Mitoloji ve felsefenin değerinin yeniden biçildiği son dönemlerde edebiyat pratikleri de değişiyor. Geçmiş ve kökleri için daha çok şey öğrenmek isteyen, bilginin değerini tekrar tekrar yücelten bu yeni akım yazarları ve tabii okuyucuları da etkisi altına alıyor. Cadının Yüreği tam da bu etkiyi karşılıyor.

Mitoloji olsun, felsefe olsun bu zamana dek kenara itilen, sıkıcı bulunan ve hatta küçümsenen bu dallar sadece ilgilisine hizmet ediyordu. Yeni dönemde geçmişe merak, köklerimiz ve eski dünya anlatıları deyim yerindeyse kıymete bindi.

Buna sinema ve dijital platformlarda işlenen görselliğin arşa çıktığı son teknoloji ürünü yeni nesil süper kahraman hikâyelerini de eklersek, iyi de oldu. Bu yazımızda mitolojinin edebiyat üzerindeki seyri incelenirken Cadının Yüreği ile bu sürecin ve sonra kitabın derinliklerine ineceğiz.

Mitoloji ve Edebiyat

Cadının Yüreği

Bu iki kavram ayrı ayrı değil bütünleşik ele alınması gerekir. Lakin “mit” kelimesinin anlamı aslında hikâyedir. Bize erişebildiğimiz kadar geçmişten gelen hikâyeler, mitolojik hikâyeler adını alır. Yani ulaşılabilir geçmişten gelen her türlü edebiyat ürünü mitolojik kaynaklıdır.

Bize ulaşan bu fantastik hikâyeler hep bir şeyler anlatmayı amaçlar. Cadının Yüreği‘nin derdi de budur. Bu anlamda mitolojik altyapısı son dönem edebiyatıyla harmanlanmıştır. Sonuçta çağın getirdiği gibi hızlı ve kolay tüketime uygun bir eserdir.

Edebiyat da mitler gibi insan doğasını anlama ve anlamlandırma çabasına hizmete eder. Mitler toplumların temsilidir. Edebiyat mitten beslenir, mitler de edebiyattan. Böylece edebiyat tarihte bir köprü olur. Nitekim eski ve yeniyi bağlarken bu iki taraf da birbirinden temel alır.

Kimine göre mitlere pek güven olmaz. Çünkü bu geçmiş hikâyeleri insanların dilden dile dolaştırdığı abartıları da beraberinde getirir. Onlara göre bunlar gerçekdışıdır. Bunun yanında tüm bunlar insanoğlunun düşünme tarihine de ışık tuttuğu için oldukça değerli kaynaklardır. Hikâyeleri kendini ve çevresindekileri anlamlandırmak için kullanan eski insanlar belki de gerçekliği yeniden yaratmışlardır.

Cadının Yüreği Kitabına Bakış

Cadının Yüreği yazarın ilk kitabıdır. Mitolojik tabanlı yeni dönem bir eserdir. Yazarın Ohio Eyalet Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezuniyeti sebebiyle mitolojiye hakimiyeti göz doldurur. Yazarın uzmanlık konusu Vikinglerdir.

Ülkemizde çevirisini Ceren Gürein’in yaptığı kitap İthaki Yayınları’ndan 2022 yani bu sene çıkmıştır. 336 sayfadır. Kapağındaki görselde cadının saçlarının içinde bir kurt, bir yılan ve bir kız çocuğu seçilir. Bu çizim, hikâyedeki cadının çocuklarını temsil eder.

Kitapta çoğumuzun aşina olduğu bir hikâye vardır. Odin, Thor, Loki karakterlerinin anlatılan hikâyelerinden biri de Ragnarök. Dünyanın sonu anlamına gelen bu hikâyede, çok güçlü bir cadının doğurduğu kurt ve yılanın tanrıların sonunu getireceği kehaneti işlenir. Anlı şanlı tanrıların hikâyesini konu yapmaz kitap. Bu canavarları doğuran Buz devi cadısı Angrboda’yı anlatır. Hem de öyle bir anlatır ki dönemin tanrılarına artık mesafe koymanız, cadıya hak vermeniz an meselesidir.

Yeni dönem edebiyatın sistem eleştirisi yapma hakkı olduğunu biliriz. Bu eleştirinin eski hikâyeler üzerinden anlatısı mümkün müdür? Eski zamanların abartılı ve çok tanrılı tarihinden yeni dönemin kıyıda kalmış ama anlatacak hikâyesi olan karakterlerine bakışımızı çevirsek daha iyi olmaz mı?

İşte Cadının Yüreği tam olarak buna hizmet ediyor. Tanrıların yüce amaçlarına değil haksızlığa uğrayan ikinci karakteri merkeze koyuyor. Aslında burada merkeze koyduğu sadece Cadı Angrboda olmuyor. Kadın, feminizm, evlat ve fedakârlık gibi temalar da hikâyeyi temellendiriyor.

Kitabın İçine Yolculuk

Bilmeyenler için hikâyenin aslı şöyle: Çok güçlü bir cadı olan Angrboda Odin ile savaşında Vanir tarafından üç kez yakılmış ama buna rağmen geri dönebilmiştir. Bu savaşın sebebi çok güçlü bir büyü olan Seid büyüsünün Odin dışında başka tanrılara (Vanir) öğretilmesi olmuştur.

Seid büyüsü ile geleceği görmek mümkündür. Ama gelecek olanı bilmek ağır bir yüktür. Odin Vanir’i cadıya düşman etmiştir. Vanir tarafından yakılan cadı, kalbini bırakıp Demirkoru Ormanı’na sığınmıştır. Ona kalbini getiren Loki’dir. Zamanla Angrboda ve Loki arasında duygusal bir ilişki başlar. Bu birliktelikten kızları Hel, Kurt oğulları Fenrir ve yılan Jormungundr doğar. Geleceği gören cadı, çocuklarının kaderinin düzenbaz babaları Loki aracılığıyla tanrılara geçtiğine tanık olur. Böylece kehanet kendini gerçekleştirir. Ragnarök yani dünyanın sonu kaçınılmazdır.

“Derler ki, yaşlı bir cadı yaşarmış doğuda, Demirkoru’da ve bu cadı güneş ve ayı kovalayan kurtlar getirmiş dünyaya. Asgard’a gitmiş ve üç kez ateşe verilmiş cadı ve üç kez yeniden doğmuş kaçmadan önce. cadı diyar diyar dolaşmış ve en çok ihtiyacı olanlara yardım etmiş, onları iksir ve büyülerle iyileştirmiş.”

Arka kapak yazısı

Anne Baba Olmak

Cadının Yüreği‘nde başarıyla işlenen sadece mitolojik örüntüler değildir. Ebeveyn olmakla ilgili incelikli detaylar bizi hikâyenin gerçekliğine ikna eder. Angrboda iyi bir annedir. Çocuklarına canla başla bakar. Onları kendi düşmanlarından korumak için ormandaki evin çevresinde bir sınır büyüsü oluşturur. Amacı çocuklarını Odin’den korumak olsa da yaptığı seid büyüsü ile geleceği bilir. Kehanetteki sondan uzak durmak niyetindedir.

Bunun yanında Loki, hilebaz bir tanrıdır. Cadının güvenini ve sevgisini kazanır. Zaten tanrılarla savaşında cadıya kalbini geri getiren odur. Buradaki alegori çok nefistir. Loki cadının kalbini ona vererek onun kalbini kazanmıştır. Ancak Loki sonuçta Loki’dir. Yapacağını yapar ve Odin’e çocuklarının yerini söyler. Tanrılar canavar diye tanımladığı bu çocukların Ragnarök yani dünyanın sonunu getireceğini bilirler ve onları kontrol altına almak isterler.

Cadının çocuklarına gelirsek insana en benzeyeni ilk çocukları Hel’dir. Loki ile arasından su sızmayan bu kız çocuğu aslında yarı ölüdür. Cadının karnında ölünce annesinin büyüsü ile hayata döner. Nitekim süreçte ölmeye başlayan bacakları vücuduyla uyumsuzdur.

Cadı doğumdan sonra sürekli efsunlu kremlerle bacakların çürüyüp gitmesini önler. Ortanca kardeş bir kurttur. Kısa sürede kendi kendine ormanda avlanır duruma gelir. En küçük oğul bir yılandır. Hel dışındakiler hakkında hikayede pek bir bilgi yoktur. Ama Hel’in bebekliğinden kaçırılışına dek hikayesi ince ince işlenir.

Sona Doğru

Kızı Hel için canını verecek baba rolünde olan Loki, gelecek hakkında pek fikri yokken aldığı kararlar ilk anda isabetsiz olsa da sonrasında kızı için en doğru olanı yaptığını görüyoruz. Dünyanın sonunda cadı kızına yeni bir hayat vermek için kendini ve hatta dünyayı feda ediyor. Büyük bir fedakarlık hikâyesine dönüşen kurguda Odin’in oğlu ve Loki’nin kızı sağ çıkıyor.

Çok az sayıda olsa da başkalarının da sağ çıktığını biliyoruz. Ama artık tanrıların dönemi tamamen bitmiş, yeni bir dünya düzeni kurulmuştur. Yani yeni dünya düzenbaz da olsa Loki’nin ve buzdevi cadısı olsa da Angrboda’nın inisiyatifi ile kuruluyor. Kapısına gelip yardım isteyen tanrılara verdiği cevapta cadının bu duygusunu nasıl yaşadığını yakinen görebiliyoruz:

Mevzubahis senin çocukların olsaydı, sen de birilerinin aynı şeyi yapmasını istemez miydin? Çocuklarımı kaderlerinden kurtarabilecek kadar gözyaşı olsaydı, tüm âlemleri ağlatırdım.” dedi Angrboda.

Alternatif Sonlardan Son Beğen

Mitolojinin kaynağında yer alan insan, duygusu ve özellikleri ile şekillenen hikâyelerin sonunda genellikle tanrıların ve dünyanın sonuna şahit oluruz. Fantastikseverler bilirler ki başka dünyalarda başka hayatlar mümkün. Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dine geçiş zamanlarından bu yana mitolojiye itibar azaldı. Fantastik hikâyelerde kalan tanrıların zamanına ithafen Tabure Kültür Dergisi’ne yazdığım alternatif öyküm ile yazıyı kapatıyor ve mitolojisiz kalmamanızı diliyorum:

“Dünya’da insanlar mutsuz, insanlar ziyan.
Artık kararlar verildi, bitti yalan.
Haykırdı Zeus’a, haykırdı göklere doğru bildiğimiz Yaratan:
“Zeus, çık ortaya, senle anlaştık. Bugün dünyadaki son gününüz. İnsanlara yaptıkların fazla oldu. İnsan ırkını mahvetmeden buradan ayrılmalısınız.”
“İnsanlar bizim sayemizde medeniyeti buldu, bizim sayemizde buralara geldi. Dünya’da işim bitmedi.”
“Zamanın çoktan doldu ulu Zeus! Artık insanların kendi kaderlerine yol almasına izin vermelisin. Terk edin bu dünyayı ”
“Bizi asla unutmayacaklar. Her yerde, her kentte ve her evde bizi bronza, mermere, demire dövdüler. Bizi asla tarihten silemezsin.”
“Onu ben hallederim. Hoş bir seda olarak yankılanacak isimleriniz çağlarca. Size söz veriyorum ama çok tanrılı din mevzusu artık değişmeli. Tek tanrı olarak tanıtacağım kendimi ve insanla mesafemi koruyacağım. Yeni çağ, yeni düzen…”
Tanrılar tası tarağı toplayıp başka dünyalara başka zamanlara gidip oralarda ilham olmaya devam ettiler. Kapanan sadece insanların dünyasındaki kapılarıydı.

Onlar nasılsa sonsuza kadar var olacaklardı.”

Tabure Kültür ve Sanat Dergisi- Harun Tekin sayısı’21

Kaynakça

Cadının Yüreği, Genevieve Gornichec, İthaki Yayınları, 2022, İstanbul

E. Nihan Acar

Multi-disiplinli bir alanda akademik arayışını sürdüren bir fenci- sosyolog olarak, peri masallarına ve bilime aynı anda inanan bir edebiyat hayranıyım. Fantastik ve bilim kurguya bayılırım. Üretkenliğimi sınadığım görsel tasarım, müzik ve sahne sanatlarından sonra edebiyat kıtasında arayışıma devam ediyorum. Kendimi bildim bileli okuyor ve yazıyorum. Online ve yazılı edebiyat platformlarında yayınlanmış kitap analizleri, inceleme ve öykülerim mevcut.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir